Sıradaki Hikayeler

Bindiğim Gemiyi Terk Edemiyorum!

Yazar Hakkında

  • İsim: Çınar Ö.
  • Yaş: 30
  • Nereden: Adana / Türkiye
  • Meslek: Ticaret
  • Kaybedilen Miktar: 250.000 ₺
  • Kaybedilen Zaman: 10+ Yıl
  • Tek Cümlelik Kumar Özetin: Kumar kötülüğün çocuğu, eşitsizliğin kardeşi, belanın babasıdır.

Merhaba değerli arkadaşlarım, kardeşlerim. Size biraz kendi durumumu özetlemek, halimi anlatmak için bu satırları kaleme alıyorum. Hikayesini paylaşan arkadaşlar gibi kumarı bırakan biri olarak değil, hala kumar oynamaya devam eden bir bağımlı olarak yazıyorum bu satırları. Benim kumar ile tanışma hikayem birçok insan gibi erken yaşta oldu. Ortaokulu bitirdikten sonra maddi imkansızlıklarımız sebebiyle lise eğitimine devam edemedim. Bir iş bulup çalışmak, aileme destek olmak zorunda kaldım o dönem şartlarında.

Bir pastanenin imalathanesinde iş buldum. Çeşit çeşit pastaların, kurabiyelerin, tatlıların yapıldığı bir imalathaneydi burası. Yaş olarak en küçükleri bendim. Hem imalathanede çalışırdım hem de orada ki diğer çalışan personelin ayak işlerini yürütürdüm. Beraber çalıştığım, benden yaş olarak büyük birisi beni günde en az 1 defa iddaa bayisine gönderirdi. Elime bir kupon ve para tutuşturur, “bu kuponu yatır gel” derdi. Bende tabi anlamazdım bu işlerden o dönem. Dediği gibi kuponu yatırır, parasını öder gelirdim.

Bir gün iş çıkışı evime gideceğim dolmuşu beklerken hemen karşımda ki iddaa bayisi gözüme çarptı. İşte her şey o gün başladı benim için. Neyse ben yolun karşısına geçtim, iddaa bayisine girdim. Bültende ki maçları inceledim fakat nasıl oynandığını bilmiyordum. O gün hiç unutmuyorum Fenerbahçe – Galatasaray derbisi vardı ve ben haftalık almıştım.

O iddaa bayisinde kupon yapan birinden ricada bulundum. “Ben iddaa oynamak istiyorum fakat nasıl oynandığını bilmiyorum” dedim. Oda bana iddaa nasıl oynanır en ince ayrıntısına kadar gösterdi. Sanki bir Üniversite’de öğretim üyesiydi, bir matematik profesörüydü. Öyle detaylı anlatıyordu ki… Neyse ben nasıl oynandığını biraz kavradıktan sonra elime boş bir kupon alıp o gün akşam oynanacak olan Fenerbahçe – Galatasaray derbisine bahis aldım.

Aldığım bütün haftalığı da o bahise yatırdım. Sonra dolmuşa bindim, evimin yolunu tuttum. Eve vardım, duş ve yemek vs. derken maç saati geldi, oturdum maçı takip ettim. O gece oynadığım bahis geldi, yatırdığım haftalığı katlamış oldum. Başıma geleceklerden, nasıl bir bataklığa sağlandığımı bilmeden öyle mutlu uyudum ki o gece. “Bir an önce sabah olsa da bayiye gitsem, paramı çeksem” diye düşündüm. İddaa bayisine gittim sabah. Kazandığım kuponu uzattım, görevli kişi makineye kuponu okuttu. “Tebrikler ikramiye kazandınız” diye bir ses geldi makineden. Bende öyle bir kasılıyorum ki, sanki atomu parçalamış gibi bir hava var üzerimde.

Çok büyük başarılara imza atmış bir bilim insanı gibi etrafıma bakıyorum. Kazandığım parayı aldım, ödemem yapıldı fakat acaba bir kupon daha yapsam, bütün parayı yeniden yatırsam mı diye düşündüm. Tekrardan bir kupon yaptım, bütün parayı yatırdım. Yeniden akşam olmasını bekledim, kuponu takip ettim ve yine kazandım. Sonrasında tekrar ödememi aldım ve iş yerine geçtim.

Beraber çalıştığım, o dönem benden yaşça büyük abilerime hava atıyordum. “Ben bu işin uzmanıyım, iddiayı batıracağım, benden iyisi yok bu alemde!” gibisinden cümleler kuruyordum. İş çıkışı yeniden bayiye geçtim tabi. Alıştım ya hani, durmak bilmiyorum. Yeniden bütün parayı bir kupon yapıp yatırdım. O gün yaptığım kuponun yatması ile birlikte bütün parayı kaybettim. Ertesi gün iş yerine gittiğimde patronumun yanına gittim. Paraya ihtiyacım olduğunu, bana bir miktar para vermesini, verdiği parayı haftalığımdan kesmesini istedim.

Parayı neden istediğimi filan sormadan o adam bana parayı verdi, o gün yeniden bir kupon daha yaptım. Yine kaybettim tabi. Sonrasında bu oyunun kazandırsa bile geri alacağını düşünerekten artık oynamama kararı aldım. Ve yıllarca oynamadım hiçbir şekilde. İçimde iddaa oynama isteği vs. kalmamıştı zaten bir süre sonra. Aradan yıllar geçti, askere gidip geldim derken babam iş yeri açtı. Bende babamla beraber çalışmaya başladım. O dönem yeni tanıştığım bir arkadaşım vardı.

Sürekli iddaa oynardı benim yanımda. Bende kendi kendime; “Ne zamandır oynamıyorum, acaba oynasam mı, acaba şansım yaver giderde bu iddiadan güzel paralar kazanır mıyım” diye düşündüm. Böylelikle yeniden oynamaya başladım. Kazandığım zaman çekilmedim, kaybettiğim zaman müthiş bir hırsla daha fazla paralar yatırmaya başladım.

Bir süre sonra yeniden bırakma kararı aldım fakat başarılı olamadım. Psikiyatri doktoruna randevu aldım, psikiyatri ile görüştüm. Psikolog ile görüştüm, randevu alıp psikoloğa gittim fakat hiçbir şekilde bu bağımlılığın önüne geçemedim. “Madem kurtulamıyorum hiç değilse daha mantıklı, daha az risk alarak oynayayım” kafasına girdim.

Bir akşam 5.000 TL parayı 1.12 orana bastım. Çok komik bir oran değil mi? İddaa risk yönetimine göre gelmesi beklenen bir oran. Fakat gelmedi arkadaşlar, kaybettim. Devamında daha büyük paralarla 1.20 oranlara, 1.35 oranlara bahisler aldım. Artık şans mıydı, başka bir şeyler mi oluyordu anlamıyordum. Çünkü her oynadığım kupon yatıyordu.

Bugün geldiğim noktada hala bahis oynayan, günün büyük birçoğunu bültende ki maçları analiz etmekle geçiren biriyim. Bazı arkadaşlar; “kaybetmişsin, bu oyunun kaybettirdiğini defalarca görmüşsün, peki neden hala oynuyorsun?” diyorlardır içlerinden. Biliyorum arkadaşlar, biliyorum kardeşlerim. Her şeyin farkındayım ben.

İddianın nasıl bir felaket olduğunu da biliyorum, neler yaşattığını da biliyorum fakat kopamıyorum. Defalarca denedim, defalarca tövbeler ettim, çevremde ki insanlara sözler verdim. Olmadı, bir şekilde yeniden ilk fırsatta kupon yapmaya, bahis oynamaya devam ettim. Burada kendi hikayesini bırakan arkadaşlarımız gibi sizlere bir başarı hikayesi paylaşmayı çok isterdim. “Ben bu şekilde başardım, sizde başarabilirsiniz” demeyi çok isterdim.

Ama kim bilir? Belki bir gün bir başarı hikayesi de ben yazarım. Sizlere nasıl bıraktığımı, nasıl bir süreçten geçtiğimi anlatırım. Umarım kumar beni tamamıyla hayattan koparmaz, yaşamımı bitirmez. Eğer yolun başındaysanız, henüz bağımlılık derecesine girmediyseniz ve yukarıda yazdıklarımı da okuduysanız ders çıkarın ve uzak durun bu kirli dünyadan. Daha güzel, daha güçlü, daha umutlu günlerde buluşmak dileklerimle. Hoşçakalın canlar…

2 Yorumlar

  1. Haklısın bırakması zor ama imkansız değil. Sanırım sen çaresizlik kalmamışsın caresiz kalsan BEN gibi oynamassın daha sen aç susuz kalmamışsın. Daha bu böyle nasıl devam eder bilmiyorum ama ilerleyen zamanlarda zararın 250 bin ken 1milyon olur cünkü 3 yapan 5 de yapar 250 yapan 750 de yapar borcunu. O yüzden kendi hayatını bitirme bende 250 bin verdim 80 bin borcum var. O borc 500 bin de olabilirdi ve ben hayatıma son verebilirdim o yüzden hayatını bağlama oyuna bi an önce uzaklaş bağlarsan eğer 600 700 bin sonu ölüm olur. Seni öldürmeden sen onu ÖLDÜR

  2. Çınar merhaba,

    Ortaokul mezunu olmana rağmen bu kadar güzel imla kılavuzu ve anlatım tarzı kullandığın için sana teşekkür ederim. Ayrıca yazını editlerken tek kelimesini değiştirmediğimi bilmeni isterim. Gerçekten anlatımın gayet güzel. Konuya gelince evet maalesef çevremiz sayesinde bir şekilde bu lanet tuzağın içine çekildik. Kimi geçim sıkıntısı diyor, kimi heyecan aramak istiyor ama ikisinin de cevabı kesinlikle kumar değil. Neden mi? Zaten kıt olan geçimin içine bir darbe de sen kumar oynayarak vuruyorsun. Ayrıca kumar için harcadığın paralar kimisinin geçimini bile geçecek kadar fazla. Ki bazıları (bende dahil) kredi çekip büyük oynamayı ve büyük kazanmayı (rüyamızda tabi) hayal edip ekonomimizi iyice içinden çıkılmaz bir hale sokuyoruz.

    Halbuki finalde bizim hayal ettiğimiz paraları belki 10 yılda geri ödemeye mahkum oluyoruz. Bu yaşarken her gün ölmekten başka bir şey değildir. Heyecan kısmına gelirsek. Evet çok heyecanlı ve bunun sebebi vücuda tanımladığın aşırı yüksek miktarlarda dopamin salgılanması ve bunun sonucu olarak beynin bize ödül olarak verdiği mutluluk ve haz! Peki ama kaç saat sürüyor? Veya dakika! Bu heyecanın sana maliyetini hiç düşündün mü? Maliyetten kastım para da değil. Normal duygular, artık başka şeyden zevk alamaz hale gelip işte böyle elin ayağın kilitlenir ve gerçek hayata dönmek için çırpınışların başlar. Çünkü gerçekten artık hiçbir şey sana keyif vermez. Dünyan iddaa veya kumar olur. Kaybettiklerinden de vazgeçersin ama yeter ki duygularım geri gelsin dersin.

    Sen bence fazla şartlamış ve baştan kabul etmişsin. Bu olay sende takıntı haline gelmiş. Verdiği zararları hayatında normalleştirmişsin. En ufak bir sıkıntıda oraya kaçmışsın ve buda senin sıkıntı gidericin haline gelmiş. Benim sana tavsiyem sana bunu anımsatacak her şeyden uzaklaşman! Şehirse şehir değiştirmen gerek. İnan bana radikal kararlar bir süre sonra beyindeki şifreleri de çözüyor. Veya ticaretle uğraş. Buda büyük dopamin salgılar. İş yeri aç mal al sat. Başarıyı ve dopamini bunlardan salgıla. Sakın ama sakın ben bırakamıyorum gibi lafların arkasına saklanma. Silah dayamıyorlar kafana. Böyle bir şey yok. Ben en azılılardandım. Bunu ben bıraktıysam bu dünya üzerinde bırakamayacak birini tanımıyorum.

    Saygılarımla! Allah’a emanetsin.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir