Ben küçük yaşlarda futbolu çok seven çocuktum ve ortaokul çağımda da iddaa ile tanıştım. Bu tanışma daha sonra hayattaki tek hobim oldu. Küçük paralarla kupon yapar, maçları takip eder mutlu olurdum. Bu şekilde gelişen iddaa sevgisi lise yıllarımda da devam etti. İddaa oynayabilmek için evdekilerin verdiği tüm harçlığı ayırır, yemek bile yemezdim sırf iddiaya yetecek para biriksin diye.
Tabi bu yıllarda oynanan bahis miktarları düşük olduğu için kaybetsem bile umursamazdım. Hatta bazen sadece kuponum olsun, bir beklenti içinde olayım, tutmasının veya tutmamasının bile bir önemi yok kafasındaydım. Yıllar geçti ve üniversiteye başladım. O yıllarda oynadığım bahis miktarları da artmaya başladı.
Kayıplarımda oldu, kazandığım zamanlarda ama bu süreç beni küçük küçük, yavaş yavaş felakete sürüklüyordu. O zamanlar “kendimi kaybetmem, istediğim noktada kontrolü elime alabilirim!” diye düşünüyordum. Ama maalesef öyle düşünüldüğü gibi gelişmiyor işin seyri. Annem işe başladı sırf oğlum üniversite okusun diye ama ben onun emeğiyle gelen o harçlıkları, kumar ve alkol gibi sonucu bariz belli olan bu lanetlere harcadım.
Neyse filmin koptuğunu noktaya geleyim. Üniversite bitti. Henüz işsizim tabi. Düşünün böyle sıkıntılı süreçte bile elime geçen parayı iddiaya atardım. İddaa serüveni bir süre sonra yerini canlı casino oyunlarına bıraktı ve ben bir şekilde bu illegal sitelerle tanışmış oldum. İlklerde tatlı olan o durumun beni içinde bulunduğum bunalıma sokacağını nereden bilebilirdim?
İlklerde canlı casinoya bin TL atarak başladım ve 5 – 10 bin liraya kadar yükselttim. Sonrasında her kumarbazın düşündüğü gibi dedim ki kendi kendime; “bin TL’yi 10 katı yapıyorsun. Madem bu oluyor daha büyük paralarla oynayıp iki katı yapsan yeter!” Bu inanç jet hızıyla onaylandı beynimde ve ben artık başka bir şey düşünemez oldum. Hani o malum son, riskler, kumar gerçeği… hepsi hava cıva gibi geliyordu. Büyülenmiştim adeta!
Hemen işe koyulup bahis miktarlarını arttırmaya başladım. Kazandım da. Bir gün belki de benim sonum olan 50 – 60 bin lira kazanmıştım ve o parayı hunharca harcıyordum. Kendimce hep şuna inandım; “Nasıl olsa 10 dk. casinoya girip 10 bini iki üç kati yapabiliyorum.” derken bir gün bu aldığım paraların hepsini geri kaybettim.
Bu kez dedim ki kendime; “Bu parayı geri almam lazım.” Bunun için sermaye ararken annemin bilezikleri, altınları aklıma geldi. O parlak fikir benimde aklımda canlandı ve gene ilginç bir şekilde düşünme mekanizmamı kilitledi. O fikir şuydu “Ben bir iki gün içerisinde o parayı katlar, altınları yerine koyarım!” İşte bu noktada uyanın dostlar. Çünkü tuzak burada anlaşılıyor zaten. Bu kafayla girildiğini biliyor bu sistemler ve soygunun startı veriliyor.
Tabi malum sonuç çok kısa sürede geldi ve o altınlarda gitti. Bu altınları bildiğiniz çaldım arkadaşlar! Habersizce alındı kumara sermaye yapabilmek için ve hepsi gitti. Sonra tövbe ettim, işe girdim. Bir süre geçtikten sonra yine ufak ufak oynamaya başladım. Aklımda hala kayıplarımı çıkarmak vardı ve daha önce bir para aldığım için bunun bir daha olabilieceğini biliyordum! Dayanamadım ve bir kredi çektim.
Siteye aktarıp oynadım ve o altın paralarını kurtardım. Kurtardık kurtarmasına ama deki realize edebildin mi? Hayır! Bu sefer beni kurcalayan bir dürtüyle devam ettim oynamaya. Aklımdan geçen tam olarak şuydu; “Tamamdır, altınları kurtardın, hazır bakiye varken biraz daha katlayabilirsin!” Düşünmez olaydım!
Elimdeki, bütün parayı krediyle beraber geri verdim! Bu olayın hemen ardından kredi çekmek istedim ama bir türlü onaylanmadı. Bende kalkıp babamın mobil bankacılığından kredi çektim. Hala hipnozun etkisindeyim “kurtarıp aldıklarımı yerine koyayım!” diye o krediyi de kaybettim. Çılgına dönmüştüm adeta. Kaybettikçe hırsım da katlanıyordu.
Bu kayıptan sonra son çare olarak kardeşimin araba parası vardı babamın hesabında. Onuda aktarıp tüm parayı kaybettim. Bu kumar illeti yüzünden sadece kendimin değil, ailemin alın teriyle çalıştığı, helal kazandığı paraları da yok ettim. Birde kredi çekerek öyle bir bataklığa soktum ki kendimi durduk yere hem kendimi hem ailemi yaktım.
Demem o ki, “ufak oynuyorum, kendimi kontrol edebiliyorum” gibi saçma bahanelerin arkasına sığınıp kumara hiç bulaşmayın! Çevremde kumar oynayıp da hayatı dört dörtlük olan kimse yok. Şimdi bu kaybettiğim paralar için yemeden içmeden üç dört sene çalışmam gerekecek. Belki günlük 150 veya 200 TL’ye çalışacağım. Bahis yaparken bu miktarları hiç umursamazdım ama bu miktar için şimdi bir gün çalışmak zorundayım.
Evet ne kadar uğraşırsam uğraşayım, bataklığa çıkıyor bu yolun sonu. İstediğinizi deneyin, son durak mutlaka çukur. Hem de dibi görünmeyen bir çukur. İstediğiniz kadar paranız olsun. O çukuru kendi paranızla doldurmanız imkansız. Ayrıca buradan gelen paralar da bir sürü insanın ahı var, çoluk çocuğun rızkı var, yıkılan yuvaların feryatları, acıları var! Ağlayanın malı gülene yar olmuyor zaten!
Her şeye rağmen bugün hala ailem yanımda ve bana destek oluyor. Ben bu saatten sonra şunu anladım ki, bu hayata her şey para değil! Aileniz, sevdikleriniz varsa ve hala hayattalarsa onlar için çalışıp, mücadele edelim! Ek işlerde çalışıp, borçlarımızı daha kısa sürelerde bitirelim ki hayata daha fazla geç kalmadan adapte olalım. Çünkü süre uzayınca mücadele ruhunuzda kalmıyor.
Derin bataklıkların en büyük sorunu bu zaten çıkmaz sokak denilen o noktaya gelinince yaşamak için %1 bile heyecan kalmıyor. Kalmaz da! İşte kumarın net %100 kumarcı diliyle “banko” sonucu budur. Henüz bir zararı olmayan ve kayıpları tolere edilebilir seviyelerde olan arkadaşlara sesleniyorum. Sakın ama sakın bulaşmayın. Yol yakınken geri dönün. İnanın bana sonunuz benim gibi veya buradaki yüzlerce hikayedeki insanlardan farklı olmayacak!
Halil Hocam merhaba,
Kumar maalesef ki meslek, eğitim seviyesi, kültür seviyesi, din dil ırk ayırmadan herkesi kötü etkileyebiliyorsa, okuyucuların buradan çıkarması gereken net bir anlam vardır! Kumar kesinlikle tedavi edilmesi gerek bir bağımlılık sorunudur! Bunun irade ile hiçbir alakası yoktur. Lütfen bu ayrımı yapmayı öğrenin artık!
İradesiz değil, hastasınız. Grip veya nezle olmanın nasıl ki iradenizle bir alakası yoksa buda aynıdır! “Ben istemesem oynamam!” rahatlığı da iradeye güvenilerek kullanılan klişe bir laftır ve bunu diyen %80 – 90 kesim soluğu mutlaka bu dipsiz kuyunun içinde almışlardır! Lütfen artık bağımlı olduğunuzu ve bunun bir hastalık olduğunu kabul edin! Kabul edin ki en azından bilinç altınız ona göre şekillensin! Bu mesajlara hipnoz olmuş beyinle değil, daha sağlıklı kumardan önceki beyninizle cevap vermeniz mümkün olsun!
Bunun mümkün olduğunu bizzat kendim denedim ve oldu! Ben yaklaşık 5 yıldır bağımlılıktan kurtuldum ve özgür yaşıyorum. Hala aklıma gelmiyor mu kumar oynamak? Tabi ki geliyor ama kumar oynamayı düşünerek yaşamıyorum hayatımı. Ayrıca bana hangi mesajın ne zaman geldiği ve bu mesajlara olumlu cevap verdiğimde sonuçlarının neler olduğunu adeta kodlamışım beynime. Artık bu bariyeri geçemiyor bu mesajlar.
Yapabilirsin. Emin ol milyonun üzerinde para batırmış biri olarak ben bıraktıysam (ki kendimi dünyanın en başarısız, tembel biri olarak tanımlamış biriydim.) herkes bırakabilir! Yemin ediyorum, inandığınız her şeyin üzerine! Ben senden ve buradaki bütün hikayelerde daha beter bir pozisyonda ve zafiyetteydim! Ben bıraktım ve hayatım normale döndü! Sende yapabilirsin ve yapman gerekiyor çünkü başka çaren yok! Bunu er yada geç seve seve YA-PA-CAK-SIN!