Herkese merhaba ben ismimi vermek istemeyen ve şu an kamuda çalışan bir sağlık personeliyim. İsmimin de bir önemi yok aslında ben senim zaten sen de bensin! Yaşadığımız şeyler, hissettiğimiz dürtüler, iradesizlikler, kaybettiğimizde yaşadığımız hisler, insanları türlü türlü yalan söyleyerek istediğimiz paralar, kendimizi ve ailemizi düşürdüğümüz durumlar, düştüğümüz utanç durumlarının hepsi aynı. Aynı fare kapanından o fareyi almaya çalışan fareleriz.
Ben içkisi sigarası olmayan, kendimce etik ve ahlaklı yaşamaya çalışan, üniversite mezunu çevremde saygılı da efendilikte örnek gösterilen bir insanım. Spor yapmaya yeni şeyler öğrenmeye yeni yerler keşfetmeye, araştırmaya bayılan, sosyalliği seven, enerjisi yüksek bir insanım ama bu lanet kumar beni son 4 yıldır yaşayan bir ölüye, bir zavallıya çevirdi. İşte şimdi size kendi hikayem anlatmaya başlıyorum ama başlamadan önce yaşadıklarımızı burada başka insanların da yaşadığını yalnız olmadığımı hatırlatan, çektiği videolarla bana bırakma konusunda motivasyon olan, bu sayfanın sahibine teşekkür ve minnetimi sunmak istiyorum.
İnanır mısınız ben bu kumara hiçbir arkadaş tavsiyesi ile başlamadım. Tamamen kendi hür irademle bir yatırım aracı olarak görüp de başladım. Matematiğim, fiziğim iyiydi. Sayısalım iyiydi yani. E bu bahis olayları da zaten biraz statik, biraz gözlem, biraz da şans işiydi. Ben de zaten ilk ikisi vardı üçüncüsü de olsa kazanmamam için hiçbir engel yoktu. Bu bahiste kaybedenler ilkokul mezunu herhangi bir gözlem veri analiz ve gözlem yeteneği olmayan, tamamen sallama kupon yapan insanlardı. Oysa ben üniversite mezunuydum. KPSS’den 85 almıştım ve ben bu işten asla zararlı çıkmazdım. Çıkarsan da en azıdan bir şansımı denemiş olurdum diye düşünmüştüm. Zihniyetimin bilinçaltımın köklerinde böyle bir düşünceyle girdim bu işe.
İlk okul ve lisedeki 3-5 liralık kuponları saymazsak üniversitenin yaz tatilinde bir sonraki eğitim öğretim döneminde harcamak için 2 ay işe girmiştim. Paramı aldım banka hesabıma attım. Bu para benim kenarda duracak paramdı. Ailem belli başlı ihtiyaçlarımı zaten karşılıyordu. Devletin verdiği öğrenci kredisini de alarak diğer ihtiyaçlarımı gideriyordum. Bu para da benim için ekstra olacaktı. Arkadaşımla ekstra gezmek istediğim zaman çok beğendiğim bir kıyafeti almak için kenara koyduğum bir paraydı yani. Kaybetsem herhangi bir temel ihtiyacımı alamayacak duruma düşürmeyecek bir paraydı ama. Yine de 2 aylık bir alın teri dökmüştüm o parayı kazanmak için.
Sonra bu illete gerçek manada başladım önce 50 TL ile. Sonra kupon tutmayınca 100 TL, 200 TL ile devam ediyordum. Onlar da tutmayınca 500 basıyordum. Hangi maç olursa olsun sürekli bahsi arttırıyordum. Kasa büyük olduğu için telafi etme şansım çok fazlaydı ve arka arkaya çok fazla yanlış maç bilebilme ihtimalim yoktu. Alt ve üst ihtimale oynuyordum. Ama tabii ki sonra arka arkaya bir sürü maça yanlış girdim ve sonucunda benim tam 60 iş günü emek vererek kazandığım para, bir tane lahmacun bile yemeden yok oldu.
Bunu yediremedim kendime. Berbat ve iğrenç hissediyordum. Ailemden aldığım para ile evin elektriğini suyunu, kırtasiye masraflarını karşılarken devlet kredisiyle de gezmeye tozma İhtiyaçlarımı karşılayabiliyordum. Hayalini kurduğum bir şeyi bu illet yüzünden gerçekleştirememenin verdiği kötü his ben de hırsa sebep oldu. Bu parayı geri almalıydım. Bana yazın çalıştığım dönemlerde bir kredi kartı vermişlerdi ama hiç oralı bile olmamıştım. Şu an tam zamanıydı. Limiti bir buçuk askeri ücret civarında olan bu kartın bir de esnek hesabı vardı. Sonra o karta girdim. Önce kaybımın bir kısmını telafi edip motive olmuştum.
“Evet artık bu işi çözdüm!” kafasını yaşıyordum ama sonra telafi ettiğimi sandığım o parayı geri verdim. Sonra da o kredi kartını patlattım. Bir ay öncesine kadar cebimde 2 maaş birikimim varken şimdi iki askeri ücret içerideydim ve ben bu durumdayken bir öğrenciydim. Yani gelirim bunları karşılayabilecek durumda değildi. Kendi ihtiyaçlarımdan kıstım. Canımın çektiği şeyleri yiyemedim, beğendiğim şeyleri giyemedim, kız arkadaşıma hediyeler alamadım ve bu şekilde mezun oldum.
Mezun olduktan sonra tüm sınıf arkadaşlarım biraz kafa tatili yaptılar. Kimisi evinde yattı, kimisi tatile gitti. Ben ise aileme de açıklayamadığım için bu parayı ödemem gerekiyordu ve diplomamı aldığım günün ertesi gün işe başlamak zorunda kaldım. Ailem “oğlum dur, ne bu acele. Biraz dinlen” deseler de çalışmak zorundaydım. Yeni işyerimin anlaşmalı olduğu banka yine bana bir kredi kartı ve esnek hesap limiti tanımladı ve daha ilk maaşımı almadan.
Onu da tükettim. Borcum bir ayda daha da katlandı. Yine kendi İhtiyaçlarımdan kıstım. Hep orijinal ayakkabılar markalı mağazalardan kazaklar tişörtler alırken kendi yaşam kalitemi yerlere çektim. Pazardan alışveriş yapmaya, markasız giyinmeye başladım. Bu arttırdığım paralarla borcu kapatıyordum. Ama hep içimde bir intikam alma arzusu vardı.
Branşım sağlık alanı olduğu için pandemi döneminde sağlıkta çok alım vardı. KPSS’ye girmiştim. Normalde alım olmayacaktı ama erken bir alım yaptılar ve sonrasında kamu personeli olmaya hak kazandım ve memur oldum. Maaşım asgari ücretin 2,5 katına çıktı ve bir devlet bankası ile çalışmaya başladım. Memur olanlar bilir, memurlukta işe ilk başladığında 2 maaş birden alırsın. Bir de banka promosyon verir. Dedim ki “bu para büyük bir kasa, bu parayla kaybettiğim miktarı kazanıp bu işi bırakacağım!” ve kaybımın bir kısmını telafi ettim. Hatta o güne kadar tüm kaybettiğimi geri kazandım. Ancak duramadım. Kazanınca insanı boş bir motivasyon ve özgüven geliyor.
O bahis miktarını arttırıyorsun. İlk kaybımda moralim düştüğü için hem 2 maaşımı hem de bankanın bana verdiği promosyonu bitirdim. Artık kendimi yumrukluyorum ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Beni okutan, asgari ücretle çalışan gariban anamın babamın yüzüne nasıl bakacağımı bilmiyordum. Ama artık yapabileceğim hiçbir şey kalmamıştı ve onlara durumu ağlaya ağlaya anlattım. Hayatımda yaşadığım en kötü anlardan biriydi ama ailem bu durumda beni bağırlarına bastılar. “Tüm borcunu birlikte ödeyeceğiz. Yeter ki devamı gelmesin. Biz sana güveniyoruz. Sen bunları yapacak kişi değilsin!” dediler. Ben de onlara “bana bu işi üniversitede bir arkadaşım öğretti. Ondan hırs yaptım” diyerek içgüdülerimi gizlemeyi tercih ettim.
Onlar da bana inanmak istedikleri için sorgulamadılar bile. “O arkadaşınla bir daha görüşme” dediler. “Zaten görüşemem! Okullar kapandı herkes şehrine gitti” dedim ve konu kapandı. Ama ben o zamana dek tam 6 asgari ücrete denk gelecek bir miktarı kumarda kaybetmiştim. Sonrasında ilk arınma dönemime geçtim. Aylardır yaşadığım bu stresli durumdan aile birliği ile kurtuluyordum. Borçlarım ödendikçe eski kaybettiğim hayatımı biraz olsun geri hissetmeye başladım. Borçlarım azaldıkça pişmanlıklar ve vicdan azabı da geçti. Eski neşeli ve mutlu gönüllerime geri dönüyordum. Borçlarımı ödemenin vermiş olduğu mutluluk ve bankalarda kredi notumun artışa geçmesiyle bankalardan sms ile “ihtiyaç kredisi kullanmak ister misiniz” gibi mesajlar geliyordu.
Kredi oranları da düşüktü o zaman ve dayanamayıp yine irademe yenik düştüm. Gittim kredi çektim ve yükledim siteye. Önce bir asgari ücret çekip kaybettim. Sonra 2 , sonra 3 derken yine kaybettim. Bu kayıpları arka arkaya yaşamıyorsun. Bir kazanıp bir kaybediyorsun. Lanet olası oyunda bir şekilde mutlu sona ulaşabileceğini düşünüyorsun. Biraz toparlayacak gibi oluyorsun ama yine de olmuyor ve sonra ben tam olarak yine başladığım noktaya geri döndüm. Yine altı asgari ücret kaybettim ve bu paraların faizleriyle beraber 3 yıl boyunca ödeyeceğim 9 asgari ücret borcum olmuş oldu.
Bir öncekinin bir buçuk katı ve çok daha kısa bir sürede sonrasında yaşandı. Aileme yine açıldım ama artık beni ilk seferindeki gibi haklı olarak karşılamadılar. Başta annem dayanamayıp bir tokat attı. Babam elini kaldırdı ama vurmadı. Psikiyatriye gittim, Yeşilay’dan danışmanlık aldım, antidepresan kullandım. Akıllı telefondan tuşlu telefona geçtim. Mahkeme kararı ile bankaları kredi başvurularımın önüne geçebilmek için kendimi kısıtlama getirdim. Ailem başta kızsa da sonrasında yardımcı oldular ve borçlarımı yine hep birlikte ödemeye başladılar.
Askerlik zamanım gelmişti ve branşım sağlık olduğu için askerliğimi yedek subay olarak yapabilme hakkı kazanmıştım. Buna o kadar çok mutlu oldum ki çünkü askerden döndüğümde evlenmek istiyordum ve birikim yapmam gerekiyordu. Askerlik gibi normalde para kazanmanın ara verildiği bir dönemde borçlarımı bile nasıl ödeyeceğimi düşünürken bir anda subay maaşı alıp bu bir yılda harika birikimler yapıp borçlarımı tamamen kapatıp üstüne birikim yapabilmek bana çok iyi geldi. Bunun Allah tarafından bana verilen son bir şans olduğunu düşündük.
Askerliğim hudut bölgesine çıktı. Bu da mahrumiyet bölgesi oluyordu. Daha riskli durumlar ama bol kazanç vardı. Bir asgari ücretin 4 katı kadar maaş alıyordum. 1 ay, 2 ay 3 ay iyi biriktiriyorum. Borçlarım da kapandı ve birikim yapıyordum. Paramı aldığım gün kendime harçlık alıp aileme atıyorum ama ne kadar mutluyum. 5 liraya aldığım bir çikolata bile ne kadar beni mutlu ediyor. Ne yazık ki sonradan bu dürtüye yine yenildim. Etrafımda birkaç rütbelinin slot oynadığına şahit oldum. Birbirlerine “şu kadar kazandım, bu kadar kazandım” diyorlardı. Arka planda kaybettiklerine emindim ve bunu bildiğim halde yeniden ilgi alanıma bu lanet olası kumar girdi.
İlk önce sadece maçlara tahminler yapacaktım. Sonra bir baktım yeniden sitenin içindeyim. 25.000 TL ile oyuna girip ilk önce 15.000’e düştüm. Ama sonra ne hikmetse arka arkaya yaptığım kuponların hepsi gelmeye başladı. 15 bini 3 gün içerisinde 87.500 TL’ye kadar çıkardım. Artık intikamımı almıştım. Daha önceki günlerin acısını çıkarmıştım ama tabii ki duramadım. Esnek hesap limitini kapattıktan sonra kalan parayı yeniden attım ve o parayı bir günde bitirdim. O da yetmedi esnek hesabı yine batırdım. Askerden terhis olduğumda tatile gitmek istiyordum ama gidemedim bu parayı yerine de koyamadığım için ailem yine kumar oynadığımı anladı ve gözümün önünde ağladılar.
Bu sefer kaybım fazla değildi ama ailemin güvenini artık göremiyordum. Gözlerinde çok aşağılık hissediyordum kendimi. Neyse biz bir süre sonra alışverişleri yaptık. Ailemin de desteği ile düğünümü hallettim. Artık evli bir insandım ama nasıl oldu bilmiyorum kendimi yine o bahis sitesinde buldum. “Sadece günlük ihtiyaçlarımı karşılayacak kadar yani 100-200 lira kazanıp çıkacağım” dedim. Bir gün kazandım 2 gün kazandım 3. gün tüm kazanç olan 1000 lirayı kaybettim. Sonra yine o 1000 lirayı kazanmak için daha yüklü bir miktar koydum. Sonra daha yüklü bir miktarlar derken ”Ya Hep Ya Hiç” moduna girip tüm maaşımı bastım tek maça. İnanır mısınız o maç tuttu. Bir daha bastım o da geldi. Arkasından bir daha bastım ve bir günde 5.000 TL’lik bir bahisi 24 saat içinde katlayarak 105 bin lira yaptım.
İşte bu noktayı anlayamıyorum. 10 bine kesin çıkacağım dediğim noktadan 100 bini görüp çıkmıyorum. Devamında yine duramadım ve bahisleri artık 25 bin, 25 bin TL girmeye başladım. Arka arkaya birkaç maç gidince zaten tüm paranın erimesi kısa sürdü. 24 saat önce belki de 6 aylık maaşımı kazandım sonrasında 2 maaşta tekrardan içeriye girdim. Daha düne kadar yaşadığım sancılar bu oyuna girdiğin zaman kayboluyor. Ne paranın ne pulun, hiçbir şeyin önemi kalmıyor. Sadece hırsın ve sen kalıyorsun. Sonra dayanamadım kredi kartımdan yine nakit avans çekip kaybettim ve evliliğimin daha ilk ayında ₺40.000 kaybetmiştim. Ne yediğim yemekten ne içtiğim sudan tat alıyordum. Eşim anladı durumu ve anlatmamı istedi.
Ben de mecbur anlatmak zorundaydım. Neyse anlattıktan sonra eşim çok üzüldü, çok ağladı. Buda hayatımda unutamadığım anlardan bir tanesi oldu. Allah kimseye yaşatmasın. Ne hayallerle ne umutlarla evlendiği erkek, evliliğin ilk ayında gözünü bile kırpmadan 40 bin lira kaybedip karşısına çıkmıştı. Bütün gün boyunca ağladı. Başı çok ağrımıştı. Onu öyle görünce ben de ağladım. Aileme söyleyemezdim çünkü onlar zaten “bir daha oynarsan seni evlatlıktan reddederiz Artık bize zarar veriyorsun” demişlerdi. Tabii ki gerçekten yapmayacaklardı ama artık onların sağlığını kaybedeceklerini düşündüğüm için onlara söyleyemezdim. Eşimi çok üzdüm, annem babamı çok üzdüm.
Neyse biz düğünde takılan altınların bir kısmını bozarak bu 40 bin lirayı eşimle ödedik ve bu ikimizin sırrı oldu. Tabi ki bir ay boyunca eşim bana karşı çok soğuktu. Sonrasında aramız düzeldi ama gerçekten her türlü ilişkiyi mahveden berbat bir şey bu illet. Eşimi o gün öyle gördükten sonra ben bir daha bu oyuna giremezdim bile. Annemi babamı ağlattım, karımı ağlattım, kendim ağladım bunca şeye rağmen küçük bir duygusal boşlukta aklıma geliyordu ve ne yazık o siteye yine girdim. Hiçbir sebep yokken bide. Ne borcum var ne de kaybettiklerimi kazanma inadı. Sadece gelip bahis oynayıp tatmin olmak istiyordum tek olay buydu.
Daha önce bunu yüzünden başıma gelmeyen kalmamıştı. Üniversite hayatımı bok etmiştim. Memurluk hayatımda alabileceğim bir sürü şeyler varken aldığım maaşları borçlarıma vermiştim. Eşimle annemle babamla bu kadar şey yaşamama rağmen yine gidip o siteye girdim. Yine bahis oynadım. İlk önce 2500 sonra 5000 sonra 10.000 sonra 20.000 kaybettim 2 günde 40 bin TL kaybetmiştim ve artık ne karıma ne de annemin babamın yüzüne bakmaya, bu durumu açıklamaya gücüm yoktu. Aklıma iki seçenek geldi her zamanki gibi “Ya ölüm, ya kalım!”
Bankaya gidip 50.000 TL ihtiyaç kredisi çektim. O akşam oynanacak Anadolu Efes – Fenerbahçe maçına tek maç yapmaya karar verdim. Bu benim oynayacağım son maç olacaktı. Kazanırsam kaybettiğim parayı ve çektiğim krediyi kapatıp hayatıma devam edecektim. Eğer maç gelmezse hastaneden aldığım intihar ilacıyla intihar etmeyi planlamıştım. Hastaneden de malzemeleri aldım. Çünkü artık ne aileme ne eşime bunu anlatamazdım. Anadolu Efes o maçı kazandı ve ben ertesi gün hem kredi kartından çektiğim 40.000 nakit avansı hem de bankadan çektiğim krediyi kapattım. Gidip şükür namazı kıldım. Yatağımda gizli gizli mutluluktan ağladım. İntihar için getirdiğim ilaçları kırıp çöpe attım.
Ve gerçekten ölümü bu kadar yakınımda hissetmiş olmanın verdiği o hisle son bir aydır siteden gerçekten soğudum. Artık bahis, kumar, slot deyince midem bulanıyor. Ağlayasım geliyor ama yine de kendime güvenemiyorum. Çünkü bundan daha önce de bu kadar kendime sözler verip yeminler etmeme rağmen yeniden bulaşmıştım. Kendimden her zaman korkarak yaşayacağım bir hayata devam ediyorum. Bugün hayattayım ve ilk defa bu kadar kendimi intikam almaktan uzak bir insan olarak tanımlıyorum.
Kendi hikayemi ilk defa sizlere anlatabilmek amacıyla kendime dürüst olarak bu şekilde açıkladım. Bu kadar uzun bir hikâyeyi kim okur bilmiyorum ama bana çok iyi geldi. Benim yaşadığım olayın hangi boyutundasınız bilmiyorum. Belki de kınayanlarınız olacak. Ancak beni anlayan benimle aynı seviyelere gelmiş birinin beni anlayacağını düşünüyorum. O samimiyete güvenerek de yazdım. Ayrıca buraya yazmak bana çok iyi geldi. Yaşadığım şeylerin daha da farkına varmama vesile oldu.
İnşallah bir daha devam etmeyiz. Bu sitede hikayeleri okudukça yalnız olmadığımı benim gibi birçok insanın olduğunu ve bundan kurtulmanın mümkün olduğunu hissediyorum. İnşallah hep birlikte bu illetten kurtulabiliriz. Hepimizin bu kısacık ömründe bu yaşam kaliteni düşüren, haysiyetini, onurunu, şerefini elinden alan bu illetten kurtulmanız dileğiyle dostlar.
Bu yaziyi yazdigin hemen hemen 1 yıl olmuş. Seninle ilgili merak ettigim tek şey acaba hayatta misin?
Bırakabildin mi
Hayır bu kadar şeye rağmen gidip 2 kez daha bulaştım bu illete uçurumun eşiğinden döndüm kayıp yaşamadım tam umudun kesilmişken son dakika bir maçım döndü ve 1 günde 70 bin TL kaybetmekten kıl payı kurtuldum. 15 mart günüydü. Allahım inşallah bu son olur 37 gündür oynamadım o andan sonra inşallah gerçekten bu sefer sondur.