Merhaba kardeşlerim,
Ben şu anda İstanbul’da rütbeli olarak vatani görevini yerine getirmekte olan 25 yaşında mühendislik fakültesi mezunu bir kardeşinizim. Buraya bu yazıyı yazmamın iki sebebi var. Birincisi bu yolun başındaki kardeşlerimin gözünü açmak, ikincisi ise (ki asıl sebeptir) çaresizlik, yalnızlık, hiçlik. Evet hiç kelimesi daha önce bu kadar ağır gelmemişti hiç(!). Hiç. Bir daha yazıyorum HİÇ.
Yazması bir o kadar kolay ancak telaffuzu o kadar ağır ki şu an. Anlayacağınız kendimi bir hiç gibi hissediyorum. Yalnız, yapayalnız, çaresiz, umutsuz ve bir o kadarda utanç dolu. Çünkü ben bir hiç uğruna her şeyimi kaybettim ve evet fazlasıyla kazandım (!) şu an elimde hiçten ötesi var. Ne mi hiçten ötesi? 2 ayda 75 bin TL borç. Peki nasıl oldu bu, neden oldu, nerede yanlış yaptım, ne kazandım ne kaybettim, kendime bile daha önce söyleyemediğim, söylemekten utandığım gerçekleri buraya bırakıyorum.
Belki ben de döner bakarım bir gün ne güzel yazmışım da bırakmışım diye. Ya da hayatımın son anlarında okuyacağım tek yazı olur. Lise yıllarımın sonlarında arkadaşlarla batak oynarken alıştım kumar gerçeğiyle. Sabah okula gitmeden önce kıraathanede buluşur birkaç el atardık. Kaybeden çay ve poğaçaları öderdi. Kağıtlarla aram iyi değildir ancak arkadaş ortamı diye oynardım. Sabahın köründe kim sayacak kağıtları da kazanacak ben mi? Tabii ki çoğunlukla ben ödedim. Çok uzatmayım olaya gelelim.
Küçüklükten beri içimde bir kazanma hırsı olduğunu biliyorum. Ne kazandığım önemli değil. İstersem sınıfta en yüksek puanı alayım, istersem kim milyoner olmak ister yarışmasında babamla yarışayım ve onu yeneyim istersem misket oynayayım ve 25 kuruşluk bir misket kazanayım. Sadece ben bilmiyorum bu gerçeği. Annemle tavla oynayıp kaybedip art arda 20 30 kez anneme bir daha oynayalım dermişim daha 5 6 yaşlarında hala anlatır arada. İçimde var engel olamıyorum. Tabii bu bir bahane mi tabi ki değil.
Lise yıllarındaki o ufak çayına poğaçasına kumarlardan sonra bir abinin işte “şu kadar kazandım iddaa’dan” cümlesinden sonra iddaa bayide buldum kendimi. Hiç unutmam daha yaptığım ilk kuponda 2 liraya 51 lira kazandım. Tahminen 16 yaşındaydım ve o kazandığım parayla öyle bir yedik içtik ki arkadaşlarımla anlatamam. O zamanlar cips kola 2 lira öyle düşünün. Yaklaşık 4 5 sene ayda bir, iki ayda bir atar bazen tuttururdum ve kazanma hırsını yaşardım. Yani yavaş yavaş sonumu hazırladım bilmeden. Çünkü kazanıyordum. Ancak içimdeki hırsın kat be kat artacağını ve buna körü körüne bağımlı haline geleceğimi bilemedim.
Her neyse pandemi dönemi başladı ve ben evden ders yapıp tez yazıyorum. 11 ders verdim ve tez yazdım. Ne arkadaşlarıma görülebiliyorum ne dışarı çıkabiliyorum. Günün 12 saati bilgisayar başında geçiyor. Devletin verdiği burs da cebime kalıyor. Dedim “bari ders aralarında bir iki kupon yapayım hem cebim para görsün biriktireyim hem de canımın sıkkınlığını gidereyim.” Yavaş yavaş 20 lira 50 atmaya başladık malum bahis sitelerine. Bir yandan kazanıyor bir yandan okulu bitiyordum. Tabi kaybetmeye de başladım ve burs bitti. Eskiden barlarda çalışırdım, spor antrenörlüğü yapardım, gece kulüplerinde güvenlik olarak çalışırdım.
Bu arada param hep vardı ancak çalışmayınca bursla yetinemeyip fazlasını istedik ve batırdık. Taş çatlasın 2 – 3 bin liradır. Okul uzadı, 1 senede bitirdim okulu ve hemen askerliğe başvurdum. Malum parasızlık aileyi geçindiremiyoruz. Baba hasta çalışmıyor, anne ev temizliğine gidiyor. Olmuyor yani. Yedek subay olarak askerlik çıktı ve geldik İstanbul’a görevimizi yapmaya. Karantinaya aldılar beni bir hafta, o sırada da dünya kupası grup elemeleri var. Can sıkıntısına 50, 100 TL atmaya başladım bahislere derken bir baktım ilk maaş bir haftada bitti.
Malum memuruz ya maaş peşin yatıyor. O maaş bittiğinde öyle pişmandım ki öyle canı gönülden söz verdim ki Allaha (ki namazında niyazında olmasam da kalpten bağlıyımdır yani ben öyle hissederim ne zaman gönülden bir şey istesem olur) ” eğer bir daha bahis oynarsam bana gün yüzü gösterme beni cezalandır, aç sefil bir halde yalnız bir halde ölüme mahkum et beni” diye dua ettim ve yemin ettim bir daha oynamamaya.
Tabi 1 ay geçmeden unuttuk ettiğimiz duaları, verdiğimiz yeminleri ve yine kazanma hırsına yenik düştük. Kaybettiğimiz 5 bin lira uğruna önce esnek hesaptan 5 bin yedik, sonra kredi kartından 15bin. Sonra sıralama hiç değişmedi ve krediye girdim. ”Kredi çekeyim de kapatayım borçlarımı bir daha oynamayayım.” Dedim. Olmadı bir kredi daha, bir kredi daha ve üstüne bir esnek hesap daha patladı. Bir baktım ki bugün tam 2 buçuk ayda 75bin TL borcum var.
Her sabah yatağı yumruklayarak uyanıyorum. Yaşadığıma lanet ediyorum, ben anneme babama bunu nasıl yaparım diye. Annem yıllarca temizlik yaparak okuttu beni. Ben böyle mi karşılık veriyorum diye. Bu arada daha okula gitmezken hafta sonları erken kalkar TV8’de Premier lig maç özetlerini izlerdim. Öyle severdim futbolu bağımlıları bilir. Şu an itibari ile İngiltere’den tutun Ukrayna ligine kadar bütün takımların 11’lerini, oyuncuların hangi ayaklı olduğunu, kaç yaşında olduklarını taktiksel anlayışlarını, Euro Leauge’de basketbol takımlarının koçlarını, oyuncuların topu sektiriş stillerini bile A’dan Z’ye bilen biriyim. Ancak bu iş böyle olmuyormuş. Yaptıklarımla son 2 senemi zehir etmişim kendime ve gençliğimi yaşayamamışım.
Daha 2 sene ödeyeceğim bu borçları tabi borçlar bu şekilde kalırsa. Kardeşlerim bu işin bilgiyle alakası yok. Direkten dönen top dönüp dolaşıp hayatımızın merkezine saplanıyor serseri bir kurşun gibi. Ne yaparsak yapalım kazanamayacağız. Çünkü en başında bizler kumardan para kazanmayı bir çözüm olarak görüp kendimize yenik düşen insanlarız. Bizler daha en başında kaybettik. Hayallerimizi hiçe saydık ki bu illete başladık.
Allah inandırsın tüm samimiyetimle söylüyorum tüm ailede örnek çocuk olarak gösterilirdim. Derslerim iyiydi, insanlarla iletişim gücüm kuvvetliydi, arkadaşlarımın hepsi zora düşünce bana gelirdi fikir almak için. Çünkü bilirlerdi ben insanları da olayları da iyi analiz eder iyi tahmin ederdim ve yol gösterirdim. Gösterdiğim yollar arasında ben yolumu kaybettim arkadaşlar. Sistemi yenebileceğimi sandım ve duygularıma yenik düşüp bataklığa düştüm. Her gün ben belimdeki silaha bakıyorum o bana bakıyor. Bütün hayallerimi kendi ellerimle yıktım, ailemin yüzüne bakamaz oldum, toplum içine çıkamıyorum “şunun şu kadar kumardan borcu var” diyorlar.
Bu sorunlardan ötürü arkadaşlarımla iletişimimi kestim. Hiç kimse arayıp sormuyor artık. Ailemle haftada bir zorla konuşuyorum ancak ve ağlamamak için zor tutuyorum kendimi. Yalnız kaldım yapayalnız, kimse anlamıyor derdimi. Dinleyenlerde “ne yaptın sen!” deyip geçiyor. Daha da oynamasam belki borcumu ödeyip kurtulabilirim 2 senede, hadi bilemedin 3 sene de ancak içimdeki bu dürtüyü yenebilir miyim bilmiyorum. Yeni bir hayat kurabilir miyim, ”yaşıtlarım şöyle hayatlar yaşıyor ben de yaşayabilir miyim?” soruları beni daha da bataklığa sürüklüyor.
Her seferinde inanın kaybedeceğimi bile bile oynuyorum. Çaresizliği tam anlamıyla yaşıyorum. Yaşama hevesim kalmadı. Ne yaptığım spordan ne yediğim yemekten ne de aldığım nefesten haz alıyorum. Kendimden vaz geçmek istemiyorum ancak hatalarımı da affedemiyorum. Onlarca kez yemin edip onlarca kez tekrar başladığım için artık bir karar veremiyorum, kendimi yönetemiyorum. Bildiğim tek bir şey varsa bu işlere heveslenen arkadaşlar yazımı okusun gerekirse benimle iletişime geçsin. Beni dinledikten anladıktan sonra karar versinler.
Her gece uyumadan önce nefes alıyorsan umut vardır diyorum kendime. Ancak uyanınca kendime öyle bir küfrediyorum ki yaşadığım için inanamazsınız. Hayallerimi hatırlamıyorum artık yaşadığımı hissetmiyorum. Ayakta isem tek bir sebebi vardır. Anneme oğlunuz intihar etti demesinler diye direniyorum. Direneceğim de ancak umarım kazanırım. Umarım nefes alıyorsak umut vardır. Umarım ki başka ocaklar sönmez. Kardeşlerim abilerim dönün şu lanet yoldan. Ben bittim siz bitmeyin. Allah sonumuzu hayır etsin.
Doğan kardeş merhaba ;
Ülke şartlarına göre sağlam bir işin olduğunu varsayabiliriz bu yola düşen ya meraktan ya yalnızlıktan yada birilerinin vesilesiyle düşüyor.Belinde ki silah senin şerefin bırak orada kalsın.Aksi bir durumda arkandan şu kadar kumar borcu var lafının yanına kumardan hayatına son verdi lafı eklenecek.Benim sana öz eleştirim borcunu tek bir bankada toplayarak aylık ödeme planına dökmen ve kesinlikle internet bankacılığı işlemlerini kapatman veya kısıt koydurman yönünde olacak.Hayat şartlar zorlasa bile yaşamaya değer S.Ortaç’ın bile para kaybettiği mecralarda bizim etimiz butumuz nedir ki kazanmaya yetsin kardeşim görevinde başarılar dilerim allah yolunu aydınlık eylesin.
Doğan merhaba,
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki sinirlerin çok bozulmuş ve kumarı sen bir takıntı haline getirmişsin. Aslına baktığında şu an bulunduğun pozisyonda eminim 1 yılda bile ödeyebileceğin bir durumdasın. Hadi bilemedin 1 buçuk yıl de. Sen madem çok başarılı olduğunu söylüyorsun, neden sadece 10 ayına mal olacak bir hadise için bu kadar bunalıma sokup ölümü bile göze alıyorsun? O çok sevdiğin anacığını hiç düşünmüyor musun?
Yanlış anlama ama 75 bine değer mi bu? Şu an Türkiye’de 75 binin bir değeri kaldı mı ki? Hadi diyelim anneciğin Allah göstermesin ağır bir ameliyat geçirdi ve 75 bin lira tuttu, gene ağlar mıydın bu paranın peşine? Peki borçla krediyle aldığın bu 75 bini ödemek için gidip kumara bulaşır mıydın?
Güzel kardeşim artık hikayeni paylaştığına göre öncelikle yalnız olmadığını bil! Biz burada bir topluluğuz ve hepimizin gözü artık senin üzerinde! Sen önce sahip olduğun gençliğinin bir farkına var! Hayata küsmek için daha çok erken değil mi ya? Ayrıca hep aynı olacak gibi düşünüyorsun ve kumarı bırakmanın imkansız bir şeymiş gibi anlatıyorsun. Alakası yok diyorum bende sana!
Kumar doğru tanımlamalarla illaki bitiyor. Hayattan zevk almadığını tahmin edebiliyorum ama bende o yollardan geçtim. Ban benim daha 500 binden fazla borcum duruyor. Peki ben ne yapayım? Veya ben neden kumar oynamıyorum? Her ay Türkiye’de kredi sayılabilecek para geçiyor elime. İstesem yatırmam ve kumar oynarım. Sence yapamaz mıyım? Alasını yaparım! Ama yapmam! Çünkü beynimi artık ben komuta ediyorum. Eski beni ise beynim komuta ediyordu. Yani senin bu duyguları hissetmen, içinden gelen o tatlı sesleri dinlemen ve şu an yaşadığın çaresizlik durumun açığa çıkması… bunların hepsi beynin sana kurduğu dopamin tuzağı! O dopamin istiyor, sen mutlu olmak. O sana bunları yaparsan mutlu olursun diyor ve sen hemen gidip vazifeyi yerine getiriyorsun!
Kısır döngü başlıyor ta ki yakıtın yani paran bitene kadar bu illüzyon bu şekilde devam ediyor. Bu zinciri kırabilirsin. Şu an sana garip geliyor ama bu işin sonunda mutlu da olabilirsin. Ben borcum olduğu halde mutluyum ve eski hayatıma kaldığım yerden devam ediyorum. Senin birde artın var! GENÇLİĞİN!
Lafı uzatmayacağım ve içinde bulunduğun ruhsal bunalımın ve takıntı haline soktuğun bu kumar belasından kurtulmanın bir yolu var ve ben bunların hepsine kitabımda değindim. Açıp ciddi anlamda odaklanarak okur ve içindekileri uygularsan, çok değil 3 ay içinde çok farklı biri olabileceğine canı gönülden inanıyorum. Şimdi Allah’a emanet ol ve kendine çok iyi bak. Çünkü sen annen için özel birisin ve senden 1 tane daha yok bu dünyada!
Kitabın linki: https://kumarpismanliktir.com/kumar-pismanliktir/
Çok güzel yorumlamisin emeğine sağlık en kısa zamanda da kitabını alicam insanlığa yapılan en iyi işlerden birini yapıyorsun.