Kumarın yok ettiği, yıprattığı nice yaşamlardan birini yaşayan bir kardeşiniz, arkadaşınız olarak kendi hikayemi belki size belki bana yardımı dokunur diye paylaşmak istiyorum. Birçoğunuz gibi bende 10 yıl kadar önce 3 5 liralık iddaa kuponlarıyla gayet masum bir şekilde başlamıştım kumar oynamaya. O zamanlar serserilik, itlik, kopukluk ne ararsan vardı tabi. Arkadaşlarla sırf günümüz daha heyecanlı daha zevkli geçsin diye türlü türlü boş işler yapardık.
Bunlardan biri de elbette ki iddaa oynayıp 3 liraya 30 lira kazandığımızda mahalledekilere “tutturdum” diye hava atmaktı! Gel zaman git zaman bu miktarlarla iddaa her zaman hayatımda olmakta beraber ben o serserilik dönemlerimden kendimi sıyırıp kendimi düzgün bir hayat yaşamaya adamıştım. Üniversiteyi kazanana kadar adam olmayan ben üniversite de yeteneğimle konservatuar kazanıp tamamen derslerime odaklanan başarılı, sanatçı ruhlu ve birçoğunun entel diyebileceği seviyede düzgün konuşan ve kuralcı biri olmuştum.
Hayatım böyle ilerliyordu. Filmlerle tiyatro oyunlarıyla kafayı bozup hatta yazarlığa kadar uzanan, sezonluk dizi senaryoları yazan, mutlu ve kendi içinde bambaşka bir renkli dünyaya sahip bir çocuk olmuştum. Okulun son dönemleri biraz sarsılmıştı bu durum. Çeşitli alkol ve birtakım uyuşturucular eşliğinde ev partilerimiz oluyordu. Çevremiz çok rahattı bu konularda. Her hafta farklı bir zevkin peşine düşüyorduk. Bunlar iyi şeyler değildi çünkü beynimin dopamin seviyesi daha bu dönemlerden bozulmaya başlamıştı.
Ama hiçbir sorun yoktu. Çünkü bunlar benim için zararı az şeylerdi ve okulumu etkilemiyordu. Bunları karakterimi size daha iyi yansıtabilmek için anlatıyorum. Okulun son senesi mezuniyet oyunumuza çalışmakla geçmişti. Bu dönemde o zevk hastası, çılgın çocuk olan ben tamamen kendimi oyuna odaklamıştım ve başrolü kaparak son sürat çalışmalarımı sürdürmüştüm. Buraya kadar her şey normaldi. Çünkü kendimi bana az da olsa zarar veren her şeyden soyutlamıştım. Ta ki mezuniyet oyunumuza bir hafta kala pandemi nedeniyle oyunumuzun iptal olmasına kadar.
Bu dönemden sonra tüm o 1 senelik emek boşa gitmişti ve kendimi sadece buna odakladığım için aşırı derecede boşluğa düşmüştüm. Mezuniyet oyunumu oynayamadan kağıt üstünde mezun edip eve yollamışlardı bizi. Bu noktada evde geçirdiğim süre boyunca tüm kötü alışkanlıklarım geri gelmişti. Bir gün alkolüm sigaram evimde keyif yaparken YouTube’da canlı Blackjack videosu gördüm. O zamanlar sanal kumar yeni yeni reklamını yapıyordu. Bu hep vardı ama özellikle casino alanı bu dönemlerde patlamıştı.
Çevremdeki herkesle beraber o kadar heveslenmiştik ki o sitelere, o dünyaya. Zaten hali hazırda olan boşluk ve depresyon, parasızlık bu durumu iyice tetiklemişti. Neredeyse her hafta arkadaşlarla bir araya gelip casino oyunlarına takılırdık. O zamanlar 200-300 TL gibi meblağlar atardık ki bu bile bizim için fazlaydı. Ben bu batağa sırf zevkim için düşmüştüm. Benim için para önemli değildi. O gün ki zevkimi alayım yeterdi. Tabii kafa böyle olunca geldiğim noktada öğrenci, çalışmayan halimle haftada neredeyse zar zor dilenip türlü yalanlarla 1000 TL para çıkartıyordum sırf kumar için.
Ben slot oyuncusuydum ve sitelerden bonus alıp sabaha kadar katlamaya çalışırdım. Bu şekilde iyice beynime işlemiştim bu zehri ve dopamin seviyem altüst olmuştu. 12 saat aralıksız slot çevirmekten bahsediyorum. Adeta dünyam haline gelmişti 1 senenin sonunda. Yaklaşık 10 bin zararım vardı çünkü kazansam da hep kaybediyordum. Mesele şuydu aslında; “2k yapayım, çekeceğim” diye şart koyuyordum kendime ve 10 dk. içinde daha fazlasını kazanıyordum. Hal böyle olunca tabi çekip nereye gidiyorsun? “Daha fazla, biraz daha fazla” derken gece sonunda hep kayıp.
Kazandıktan sonra paranın bende kalma süresi en fazla 1 gündür. Rekorum bu. Bu devran böyle gitti. Borç 20k civarı. Bakın emin olun ben bu parayı hayatımda toplayamam ya da göremem bir arada. Ama kumar olunca bulmuştum. Bir süre sonra olayın artık bir hipnoza dönüştüğünü fark etmiştim. Çünkü döngü hep aynıydı. Dürtü gelsin, oyna kazan-kaybet fark etmez sonra hüsran, ardından yeminler tövbeler, ders çıkarmalar yeni hayat planları derken her seferinde en başa dönüyordum. Çünkü bu bela zamanla aldığım tüm dersleri bana unutturuyordu. Beynimi sıfırlıyordu resmen.
Rüyalarımda yüklü paralar kazandığımı görüyordum. Patlayan üzümler, art arda gelen bonuslar, çakan şimşekler derken beni zorla oynamaya itiyordu. Bu döngü 3 yıldır halen devam ediyor ve ben bu sürede ne kendime bir şey alabildim ne de adam akıllı boğazıma para yiyebildim. Bulduğum tüm paralar 3 senedir düzenli olarak kumara gidiyordu. En son dedim “ben askere gideyim artık.” Telefon yok bir şey yok kurtulurum bu illetten. Tüm kafa yapımı değiştirdim ve askere odaklandım. Acemiliği bitirdim. Her şeyden uzak en önemlisi kumardan uzak on numara bir hayatım vardı.
Bakın askerdeyim ama kumardan uzağım ya, benim için bayram. Usta birliğine geçtim. İnanır mısınız o kadar rahat bir yere düştüm ki telefon sürekli elimde. Kafada kumar yok tabi yeni bir hayata başlamışım. 30k ya yakın para kaybettim ama borcum yoktu. “Askerde birikim yapar, devam ederim.” kafasındayım. Bir gün bankadan bildirim geldi. “Kredi kartınızı 20k ya kadar çıkarabilirsiniz” diye. İnanmadım tabi. Çünkü kartın limiti 800 TL ve ben onu bile zar zor ödüyordum. Sırf iş olsun diye yazdım limite 20k. Sorgusuz sualsiz birden kartın bakiyesi 20k oldu ve şok oldum.
Böyle bir para bir anda hiç önüme düşmemişti. Her şey o andan itibaren oldu. O paranın rahatlığıyla dedim ki; “200 lira atayım siteye de keyif yapayım. Ne olabilir ki?” O 200 lira 2 hafta içinde 20k kayıp oldu. Üstüne yetmedi 5k daha sağdan soldan para alıp yatırdım. Artık mesele zevk değildi. O parayı kurtarmaktı. Ve kurtardım da. Lanet olsun ki o parayı tekrar 20k yapıp hiç mutlu olmadım ve sorgusuz sualsiz oynamaya devam ettim. Neden mi? Çünkü o heyecanı yaşamak için, o dopamini tekrar salgılamak için, o parayı katlamaya çalışırken ki hırsı tekrar damarlarımda hissedebilmek için.
Siteye para atıldığı andan itibaren sizi etkisi altına alan o zehirli his, beynin mantıktan uzaklaşması ve hipnoz olmuş bir şekilde bakiye bitene kadar oyun oynamanın beyinde yarattığı hasar için. Ben askerliğimi düzgünce yapıp yeni bir hayat kuracakken şu an düştüğüm durum 20k net borç ve belki de geri döndürülemeyecek kadar yaşanan 3 yıllık aralıksız sinir stres. Sonuç olarak bu kumar öyle bir şey ki; dost görünür arkadan vurur. Sinsi sinsi yaklaşır beynine girer seni kontrol eder ve kurduğun planları, verdiğin o tüm sözleri çiğnetir sana.
Aklın almaz yaptığın şeyleri. Hipnoz etkisine alır, en iyisini gösterir olumlusunu gösterir sonra tüm varlığını kaybettiğinde sana kahkaha atarak güler. İntihar düşüncesi aklından eksik olmaz. Ailenin sevdiklerinin yüzüne bakamaz hale gelirsin. Millet normal yaşantısına devam ederken, sen; “şu maçta korner olur mu? Bu oyunda bonus gelir mi?” diye düşünürsün. En üzücüsü bu zaten. Para dediğin nedir ki? Elbet bulunur ama bu süreçte kaybettiğin haysiyetin, şerefin, ahlakın, masumluğun, huzurun ve en önemlisi umudunu kaybetmek. Bir çukurda olduğunu fark edip tırmanacak gücünün olmaması, tırmansan bile yeniden düşeceğim hissi korkusu.
Bunlar geçer mi? Geçer. Ama nasıl olur bilemiyorum. Özellikle ülkenin zor durumundan dolayı para sıkıntısı ve ailemin varlıklı olmaması, kimseye bunları anlatamamam. Yalanlarla yaşıyor olmam bir gün biter mi bilmem. Ama ben yine de umudumu tekrar yeşertmeye çalışacağım. Bu canavara inat ne olursa olsun elbet bir gün kazanmayı düşünüp(tabi ki oynamayarak) normal bir hayata sahip olmaya çalışacağım. Diğer insanlar gibi küçük şeylerle mutlu olup, hayatın içinden dertlerle tasalarla boğuşuyor olacağım.
Bu göğsümdeki sıkışmışlık, esir alınmışlık hissi, bir hiç uğruna girilen stres, bozulmuş dopamin seviyesi ve tüm o kendime, çevreme yaptığım ahlaksızlıklar. Umarım bir gün devran tersine döner, döngüyü kırarım ve farklı bir hayat yaşamaya başlarım. Şu an için En büyük dileğim kumarsız bir hayat. Normal bir hayat. Belki bir gün ulaşırım. Bu hikayeyi okuyan ve hala bu bela ile uğraşan arkadaşlarıma, abilerime ve kardeşlerime her ne kadar kendimden emin olmasam da, benimde uygulamaya çalıştığım tavsiyem şudur; Yanlış trene bindiğinizde ilk istasyonda inmeye çalışın, çünkü mesafe ne kadar artarsa, dönüş maliyeti de o kadar artar! – (Dostoyevski)
Vedat merhaba,
Hikayen gerçekten benimde yaşadıklarımı birebir yansıtan cinsten. Bende o döngünün içinde kendimi rahatlatmak için sürekli her kayıptan sonra O KADAR EMİN! Oluyorum ki bir daha oynamayacağıma. Ta ki bir sonraki yüklü miktar paralara ulaşana kadar. Bende hep diyordum kendi kendime. “Bunun sonu yok bu olay beni bitirecek bu sefer kesin bıraktım!” ama elime yüklü miktar para geçtiğinde, o paranın kaynağının ne olduğu bile çok önemli olmazken, beyin kontrolü senden alıp, dopamin isteğini karşılamak için bu avantajı kullanıyor.
“Büyük para büyük şans!” veya bakiyenin fazla olduğundan kaynaklı güvende hissetme duygusu pompalanıyor. Bunlar bir şifreleme sistemi gibi adeta bir bir şifreler çözülerek gerçekleşiyor. Mutluluk güzel bir şey ama her şeyin fazlasının mutlaka zarar getireceği gibi mutluluğunda fazlasının ciddi derecede zarar vereceği aşikardır. O yüzdendir ki insanlar sigara, alkol, kumar ve uyuşturucu gibi beyin ödül merkezini aşırı uyaran eylemlere hiç başlamaması ve onu tanımaması gerekir.
Günümüz şartlarında zor gibi gözükse de en azından gelecekte gençlerimizi veya kendi çocuklarımızı korumalıyız. Birde şunu unutmamak gerekir. Kumarı bırakmak diye bir şey yoktur. Onu oynamamayı tercih etmek vardır. Maalesef ve üzülerek söylüyorum ki biz bu zehri kendimize aşıladık ve bundan kurtuluşun tek mümkünatı eylemi gerçekleştirmeden hayatımıza devam etmeyi öğrenmek. Ben bunu başaran biri olarak bu kadar kesin konuşabiliyorum. Bu şekilde yaşamak ve yine eskisi gibi mutlu olmak mümkün.
Ama samimiyetimle söylemek istediğim bir gerçek var ve bunu ilk defa dile getiriyorum. Kumar sabrı bitirdiği için sabrı inşa etmek çok zor oluyor. Yani mutluluğunuzu ve motivasyonunuzu sürekli sürdürmeniz gerekiyor. Çünkü siz artık hiçbir zaman hiç kumara bulaşmamış biri gibi olamazsınız. O yoğun duygunun tadı derinlerde sürekli patlamaya hazır bir volkan gibi sizi ara ara gıdıklayacaktır. Ama merak etmeyin. Borçlarınız bittikten sonra bambaşka bir hayata kavuştuğunuzda bu olayın şeklide değişecektir.
O yüzden mücadelende “ACABA?” kelimesini hayatından çıkararak kesinliklerle zihnini yeniden şekillendirmelisin. Merak etme, kötümser gibi konuşsam da gayet mutlu yaşayabiliyorsunuz ki hayatta mutlu olmak için bu saydığım kötü alışkanlıkların dışında binlerce sebep var zaten. Sadece sana uygun olan yaşam tarzını bul ve onu takip et.
Abi selamlar. Söylediklerin çok doğru. Asla kötümser anlamadım çünkü bizim acı da olsa gerçeklere ihtiyacımız var. Var ki bu savaşı en gerçekçi şekilde verebilelim. 1-2 aydır takip ediyorum sizi youtube ve bu site üzerinden. Öncelikle ve özellikle bu site için çok teşekkür ediyorum. Videolar da elbet yardımcı oluyor bu mücahedele için ama insanların hikaye paylaşması ve okuyarak bazı şeylerin kendi için değerini anlaması oldukça etkili. Kendi kendimize terapi yapıp sohbet ediyoruz havası veriyor. En önemlisi yalnız olmadığımızı ve en dibinin de dibinin bir çıkış, başarı hikayesi olduğunu gösteriyor. Bu yoğunluğunun arasında bu siteyle ilgilendiğin ve insanlara umut olmaya çalıştığın için tekrar teşekkürler. İsmim, mail adresim, verdiğim bilgiler doğrudur. Böyle bir oluşum için aktiflik gerektirecek, yardımı dokunacak, yazı-metin düzenleme vb. Gibi bir ihtiyaç olursa burada olduğumu bilmeni isterim. Bizden olanlara yardım etmek ve birbirimizi dengeleyebilmek adına çorbada ufak bir tuzum bile olsa sevinirim. Saygılar.