Herkese merhaba. Kumara ilk bulaşmam 2003’te, hayatımın en güzel yıllarında başladı. Lise yıllarında sınıfımızdaki bir arkadaş kaçak bahis oynayıp sürekli kazanıyordu. O zamanlar Türkiye’de iddaa yoktu. Bir gün elinde o zamanların ilk kameralı telefonuyla okula geldi. Telefonu bahis parasıyla aldığını öğrenince bende aniden merak uyandırdı.
Başladım kendi harçlıklarımla ufak ufak oynamaya. Bir kazanıp bir kaybedince ufak meblağlarla sorun olmuyordu. Ta ki kaçak bahis oynatan adamın bana veresiye hesap açmasıyla küçük paralar yerini büyük paralara bıraktı. Cepten çıkmayınca miktar gözüne gelmiyor. Borcum çoğalınca adam parasını istemeye başladı. Aileme söylemesin diye arkadaşlardan bu sefer borç almaya başladım. Adamın hesabı kapanıyor ama sağa sola borç çoğalıyor. Bir sürü yalan hikayeler ile etrafımda borçlanmadığım kimse kalmadı.
Üniversite sınavına hazırlanıp hayatımı kurtaracak seviyedeyken her gün bahis bülteni çalışıyordum. Artık çıkış yolu kalmamıştı zaten. Alacaklılardan birkaçı bana ulaşamayınca kapıya dayandılar. Ailem her şeyi öğrendi. Toplumda parmakla gösterilecek değerde bir insanken herkese rezil olmuştum. Ailem borçlarımı kapattı. Üniversite sınavında yeterli puan alamamıştım. O ortamdan uzaklaşmam için bana özel paralı okula tercih vermemi istediler. Bende Türkiye’deki okullara tercihlerimi yazdım.
Okula teslim edeceğim gün abim beni arkadaşının ofisine çağırdı. Çok bilmiş arkadaşı bütün tercihlerimi silip Kıbrıs’taki okulları yazdı. Fiyat daha uydun olduğu için. Beni bahis imparatorluğunun kucağına attı. Kıbrıs’a gittim. Bilen bilir, her sokakta 2 3 tane bahis yeri var. Orada da çok durmadım ve başladım oynamaya. Çoğu kişi bilir kumarın dibinden çıktıktan sonra tekrar başladın mı kazanıyorsun çünkü zekan yerindedir. Ama gel gelelim içine bir girdin mi sende akıl falan bırakmaz. Başladım oynayıp kazanmaya. Hayaller kurmaya. Zaten o hayali kurduktan sonra pek fazla sürmüyor batmaya geçmen.
Kayıplar başladı ama bir yerde durdum. Kıbrıs’ta birkaç sene kaldığım sürede oynayıp bırakmalarım çok oldu. Bir yerden sonra zaten okula da gitmemeye başlamıştım. Eşyalarımı toplayıp Türkiye’ye döndüm ve okulu bırakacağımı söyledim aileme. Onlarda haklı olarak beni sürgün ettiler. Ver elini İstanbul. Bir lokantada işe başladım. İş yerinde iyi bir kariyer yakaladım ta ki işe bir garson girene kadar. Garson her sabah geldiğinde gazetenin iddaa sayfasına bakar. Sonra gün boyu telefon elinden düşmezdi. Tabi başladı kaşıntılar. ‘’Bir deneyeyim 100 TL giderse bir şey olmaz. Kazandırmasa sorun yok 100 TL gider, yoluna devam edersin.’’ Ama 100 TL’ye 3000 TL alınca tekrar hayaller başladı sonrası malum kariyer çöp oldu.
İmrenilecek insanken tekrar ortamdan kaçtım. Bir iki yerde daha çalıştıktan sonra askere gitmeye karar verdim. Belki orda kurtulurum diye. Nitekim öylede oldu. Askerliğim bittikten sonra ailem beni almaya geldi. Yaşım 29 olmuştu artık. Ailem bana artık evlenip yuva kurmamı söylediler bende kabul ettim ve evlendim. Bir yerde işe başladım. Çalışkanlığımla her zaman patronlarımın gözdesi oluyordum. 4 sene boyunca tek başıma iş yerini çok iyi yerlere taşıdım. Haliyle benimde maddi olanağım tamamdı yine. Bir gün online poker oynayan bir arkadaş gördüm. Kıbrıs yıllarından kalma poker bilgisi olunca aşırı merak uyandırdı.
‘’Canım sıkılınca haftada bir girer, biraz oynar çıkarım.’’ Başlasın macera! Üyelik oluşturuldu ve oynamaya başladım Texas Holdem pokeri. Kazanmalar öyle başladı ki elbiseler, ayakkabılar, gezmeler, tozmalar. Tabi ‘’ben neden yüklü masalarda daha çok kazanmıyorum ki. Ben tam profesyonel bir oyuncuyum baksana nasıl kazanıyorum.’’ Başlasın hayaller. Tek gecede kazandığımın 3 katı gitti. Tabi sinirlenince hiç girmeyeceğiniz ele bile giriyorsunuz artık akıl gidiyor. Hataları para bitince görmeye başlıyorsun. Ertesi gün yaptığın hataları sayıyorsun; ‘’böyle yapmayacağım şöyle yapmayacağım.’’ diye. Yapmadığında sıkıntı yok, kazanıyorsun ama o an illaki dengeni kaybedecek bir şey oluyor. Başlamadan saydığın her şey bakiye sıfırlanınca aklına geliyor.
Ertesi gün yine aynı senaryo. Tabi bu arada evliyim ve gizli gizli oynuyorum. Oda ayrı bir dert. Etrafta saygın çalışkan herkesin imrendiği birlikte ortak iş yapmak isteyen çok olunca batacak paralar bulmakta hiç zorlanmadım. Yine kim var kim yok borçlandım. Patronum halimden şüphe edince bir gün ‘’konuşalım’’ dedi bana. Bende ondan destek alıp bırakmak için her gün konuşmak istiyordum zaten. Bana dedi ki; ‘’Halin hal değil ne derdin var? Sürekli paraya ihtiyaç duyuyorsun.’’
Patron derken iş yerinde çalışkanlığımla yeri geldiğinde ‘’patron benim sen git şu işi bana bırak karışma!’’ diyecek seviyedeydim. Abi kardeş gibiydik ama ben öyle zannediyormuşum. İşi yürüyor diye bana iyi davranmasını ben düştükten sonra anladım. Adama kumara bulaştığımı ve çıkış bulamadığımı söyledim tabi rengi attı ama bana destek vereceğini söyledi. 40 bin vereceğini ve her ay maaşımdan keseceğini söyledi. Bende ‘’Hakkım sana helaldir, hakketmişsin emeğimi’’ dedim. Ertesi gün bana parayı verince 3 tane şahit getirmiş noter katibi eksik. Ölüm kalım varmış. Ben öldükten sonra abi kardeş gibi olduğumuz adam mezarımda parasını düşünecekmiş meğerse.
Düşenin dostu olmaz. Önceleri bütün müşterileri ona derdi; ‘’Sen bu adamın hakkını ödeyemezsin. O olmasa bu işin bu kadar iyi gitmez.’’ gibi laflardan kurtulmak için ‘’işte bende ona yardım ettim!’’ demesi içinmiş bana verdiği para. Birkaç gün sonra kardeşi geldi işe başlamaya. Yavaş yavaş dükkanın anahtarı benden alındı bütün işleri kardeşine öğretmeye başladı. Beni iş yerinde tek bırakmamaya başladılar. Tabi ben anlıyorum bunu. Ama borcu kapatmadan da çıkamıyorum. Bana sahip çıksaydı belki bir daha başlamazdım.
Beni o kadar bunalttılar ki. Bu seferde onun borcunu yüzüne çarpıp işten ayrılmak için başladım oynamaya. Tekrardan kayıplar çoğalınca babam beni çağırdı bu sefer. ‘’Halin hal değil! Durumunu tahmin ediyoruz. Yol yakınken sen söyle!’’ deyince bende döktüm her şeyi. Borçları bana ait olan bir tane daireyi satarak kapattık ama hakaretler küçükten büyüğe dışarıdan rezil olmam ayrı bir mesele. Pandemi de başlayınca birkaç ay evden çıkmadım. Geçen sene Mayıs ayında başladım kendi işimi yapmaya. Daha önce çalıştığım yerde sahip olduğum bilgi ile çok iyi bir adamla anlaştım. Onun el işi işlerini yaptırmaya başladım.
Adam kısa zamanda bana öyle bir güvendi ki, isteklerim tek lafıma bakıyordu onun yanında. Birkaç aylık adam 4 sene çalıştığım adamdan kat kat iyiydi. İhtiyaçlarım sorgulanmadan fazlasıyla ödenirdi. Ama haklılar mı değiller mi bilmiyorum. Ailemin bana davranışları sürekli küçük düşürücüydü. 4 ay önce eşim benden bir klima almamı söyledi. Bende ‘’bu seneyi atlatalım, işimize sermaye şart. Seneye alırım.’’ dedim. Kardeşim bunu öğrenince demiş bana söylesinler ben hallederim. Eşim bunu duyunca kalkmış kardeşime söylemiş. Kardeşimde babama söylemiş alsın diye.
Kendin almayacağın bir şeyi sen neden göğüsleyip başkasına havale edersin. Babamda demiş ‘’adam olsaydı kendi alsaydı.’’ Bu lafı eşim duyup bana söyleyince inançlarım intihar etmemi durduruyordu sürekli ama içim içimi yiyiyor. Kumarbaz adam olumsuzluğa sürüklenmez. Çıkmaza sokulmaz. Bunalıma sokulmaz. Hele ki söz konusu maddiyat ise. Başladım tekrar bir deneme yapmaya. Allah belalarını versin ilk seferde kazandırmasa yine sorun olmayacak. İlk gün 5 bin kazanınca ertesi gün az sakin oynayıp 2 bin kazandım mı klima parası tamam. Parayı çeker gider adam gibi alırım. Daha da oynama hevesi yok o anda. Sayfayı kapatır gidersin. 5 bin gitti ne var ne yoksa gitti.
Birkaç ay önce ailece bir araba almaya karar vermiştik. Ben gidip aldığım için araba geçici bir süreliğine benim adıma kalacaktı. Ne onlar bana güvenirdi ne de benim kendime güvenim vardı. Ben patlak verince kalktım aracın üstüne 25 bin kredi çektim. ‘’Düze çıkıyorum, aylık öderim lanet gelsin bir daha bulaşmam’’ diye karar aldım. 2 bin fazla kalıyordu. Onu oynayayım giderse gitsin diye yatırdım parayı. Para yükselmesi saatler sürerken inişi 1 saati alıyor veya daha erken. Bakiye sıfırlanınca bu sefer sinirler başlamış hesapta para var. Yatır oyna derken bütün kredi bitti. Orda bile dursam 2 sene sıkıntı çekerim yine düze çıkarım. Eşim oynadığımı gördü. Beni terk edecekti ama gül yüzlüm bana kıyamadı.
Böyle bir adam nasıl bu kadar sevilir bende anlamıyorum. O anda aileme durumu anlatsa yine dururdum, her şeyime el koyarlardı. Ama insanlar bana gülmesin diye bana kıyamadı kimseye söylemedi. Hesapta kalan miktar ile slot oyununa girdim. ‘’Allah’ım sen bu zamana kadar nerelerdeydin, nasıl kazandırıyorsun, ne tatlısın sen.’’ Aklımı başımdan aldı. Başına gelen herkes bilir zaten o an yine dipsiz kuyudasın. 1 verdiğini aynı günde geri aldı. E gördün sen o seviyeyi bir daha neden olmasın.
Çıkmaza girince çalıştığım adamdan borç para aldım. Durmadım, emanet duran yazmalarını sattım başkalarına. Sonra aynısından alırım mantığıyla. Her şey bitince araştırmalarımla bu siteyi gördüm. Başka yerlerde yazılar okudum. Ben bilmiyordum meğerse bu bağımlılık eşi benzeri olmayan bir şey. Tedavi şart, destek önemli. Tabi öğrendikten sonra iş işten geçti artık. Artık intihardan başka bir şey düşünemez oldum. 3 sefer farklı farklı intihar girişimlerim başarısız oldu. Öldürmeyen Allah öldürmüyor. Ama erteleyecek zaman kalmamış olay patlak verecek.
Ben o ortama bir daha asla katlamazdım. Daha fenası da olsa yapardım. Ölümümü görmelerindense bir yerlerde yaşadığımı bilsinler daha iyi belki bir umut olur eşimi çocuklarımı bir gün yanıma alırım diye. Aileden habersiz arabayı satıp borçları kapatıp gitme kararı aldım. Arabayı götürdüm galeriye fiyatta anlaştık. Devir işlemleri için kredinin kapanması ve rehinin kakması lazımdı. Krediyi kapattılar, rehini kaldırdık ve gittik notere. Al sana feleğin sillesi. Arabanın üzerinde haciz var dedi noter. Araştır soruştur. 10 sene önce Kıbrıs’ta okulu bıraktığım dönemden kalma 1800 Euro taksit kalmış. Okul avukata vermiş. 1800 Euro olmuş 58 bin. Avukat bana ulaşma zahmetine girmeden nasılsa adına araba var diye haczi uygulamaya koymuş.
Avukat numarasına ulaştım el mahkum ya yalvar yakar adam 1 kuruş inmeden haczi kaldırmıyor. Trafikte nerde görülürse el konulacak. Mecbur galericiye onu da yatırmasını söyledim yatırdı haciz kaldırıldı. Arabayı devrettim. Ama o para gidince bende umut kalmadı. Arabadan 80 bine yakın kalacakken 20 bin kalınca Kendimi kaybettim. Toptancımdan aldığım borçları ödeyecektim 58 bin bir hiç uğruna gitti. Aldığım 20 bin ile şehri terk edip başka bir yere gelip bir otel odasına yerleştim. Eşimi ve 2 tane küçücük çocuklarımı bırakıp kaçtım. 1 gün sürdü 20 bin.
Şimdi bir otel odasında cebimdeki para bana sadece 2 gün yetecek kadar. Zaten O para beni idare etse bir işin ucundan tutana kadar eder. Etmese yapılacak şey belli. Şimdi elimde bir intihar mektubu ile kafamda tasarladığım intihara kendimi hazırlıyorum. Arkadaşlar bulaşan ailesinden destek istesin. Daha yolun başındayken, başınıza geleceklerden korkmayın. Sondaki felaket ve rezalet hepsinden beter çünkü. Kumarda asla ve asla kazanıp borçları kapatamazsınız. Bizler bunun örnekleriyiz. Zamanında bunları bizde duyduk, okuduk aldırış etmedik. Ama gerçek olan budur. İşin sonunda ya ailenizi felakete sürüklersiniz kendinizle ya da siz sonu olmayan bir yola girersiniz. KUMAR PİŞMANLIKTIR. Nice kaliteli adamı rezil etmiş. Nice güzel hayatları söndürmüş.
Usta merhaba. Hikayeyi paylaştığın için teşekkür ederim. Umarım her bir hikaye birini kurtarır. Hikayeden sonra yorumu okuyacak olan arkadaşlar için detayları utanmadan anlatmak istiyorum. Evet son cümlelerimde bahsettiğim gibi intihar ettim 5 gün yoğun bakımda kaldım. Demek ki Allah’ın sevdiği kuluymuşum bana böyle bir seçeneği sunmadı. Hepimiz biliyoruz intihar edenin allah katında yeri yoktur. O boşlukta her şeyden kurtulmak için onu düşünseniz de kurtulmak daha ağır basıyor. Çünkü akıl sağlığı yerinde değil. Beni hastaneye götürdüklerinde bulunduğun şehir ile ailemin olduğu şehir arası 2 saat yol olduğu için. Yoğun bakım öncesi aileme haber verildi ölüm tehlikesi olduğu için Beni acilde bekletiyorlardı. Eşim oğlumu getirmiş yanında. Ben sedyedeyken oğlumun bana baba diye bağırıp koşması. İzleyipte ağladığım bütün duygusal film sahnelerine taş çıkarırdı. O sahne bütün hastanede de gündem oldu. Bir kendime bir oğluma baktım yani o an hayattaki bütün dertler sıradanlaştı. Benim bunu oğluma yaşatmaya ne hakkım vardı veya var. Eşim ayrı mesele. Hayatını güzelleştirmek veya zora sokmak bizim elimizde. Mutlu olmak için çok paraya ihtiyacın yok. Bir evladına huzurla sarılman mutlu olmana yeter. Her zaman dediğin gibi. Borç kapanır öyle veya böyle. Yeter ki kafamızdan bu kumar illetinden tamamen kurtulup hayata iradeli bir şekilde devam etmeyi başaralım. Kendimize yazık. Bizi sevenleri uğruna kendimizi parçalayacağımız ailemize yazık. Bunları sadece okumakla kalacak arkadaş. Bunları okuyupta hala kendini kurtarmak için devam ediyorsan bunu bil ki sonun bizim sonumuz gibi olacak. Çünkü içindeyken bizde okuduk umursamadık.
İnan çok sevindim. Allah yardımcın olsun. İşte görüyorsun bu kumar belasının nerelere kadar getirdiğini bir insanın hayatının. Borçsa borç, yiğit ol eşinle beraber sırt sırta ver ve gerekirse 3 iş yap ama illaki bitecektir. Ölüm ucuz kaçıştır. Hadi kaçtın diyelim, geride kalanlara bu zulmü yaşamak erkekliğe sığar mı? Nerde mücadele nerde onur? Aman bir dahası gelmesin. Kendi gözünle gör ne seviyelere getirdiğini seni! yarın yumuşayıp boşa çıktığında gene o tatlı mesajların arkasına saklanıp “bir kereden bişey olmaz” deme!
İnanki bir kereden neler olduğunu artık çok iyi biliyoruz. Sende bende yıllarca bununla neler çektiğimizi çok iyi biliyoruz. Bununla başa çıkmanın en önemli yolu intikam duygusunu beyninden atmaktır. Eğer ki beyinde intikam hissi bitmezse ne zaman da olsa elin para görürse yine oynarsın. Bir çok şeyi anlayacak kadar çok zaman geçirdim kumar ile. Şu an tiksiniyorum artık. Nefret ettiğim bir düşman olarak görüyorum. Umarım bir ömür nefret bitmez.
Yalnız arabadaki haciz olayı çok talihsizlik olmuş 🙁 umarım çıkar yol bulmuşsundur.
İzzettin merhaba,
Dostum satırlarını yazdığında o kadar içten o kadar duygu yüklü yazmışsın ki, yer yer sitemini, yer yer sinirini ve pişmanlığını ben editlerken hissettim. Benzer şeylerin yaşadık sadece senaryo ve oyuncular farklıydı benim filmde. Ama filmin adı aynıydı ‘’KUMAR HAYAT SÖNDÜRÜR!’’
Buraya yazılan hikayeleri hissederek okuyan biri inan bana belki yolun başında ise uyanır. Hele hele bunca yaşanmışlıkların ciddi manada samimiyetle cümlelere dökülmesi, duygusal anlamda ciddi etkiler yaratabiliyor.
Senin şu an düşündüğün intihar mevzusu senin gibi başarılara imza atmış bir adamın işi değil be Dostum. Ben daha kötüsü yaşadım ve ben yapmadım! Yapamadım! Kendime gelince iyiki de yapmamışım diyorum. Anladığım kadarıyla sende o haddeye ve kıvama geldin artık. Şimdi müsaadenle senide aramızda görmek istiyoruz. Ölüm çözüm getirmez! Hele hele o çocuklarını bir düşün. Ne yapar yavrucaklar sensiz. Bir süre kaybolmanı anlıyorum. Böyle durumlarda bende ailemden uzaklaşmış, telefonlarına bakmıyordum! Ama senin içinden kaçmaya çalıştığın durum nihayetinde belki 2 3 yılını alacak bir borçtan başka hiçbir şey değil. Kapat kulağını dinleme kimseyi! Bana neler demediler ne laflar ne hakaretler ve üstüne ne tehditlerle mücadele ettim ben.
Ama mücadele demek zaten zorluklara göğüs germek demektir. Bak belki benim kadar borcun bile yok. Ben hala mücadelemi kararlılıkla sürdürüyorum. Hem de defalarca tahrik olmama rağmen. Çünkü doğru mesajı öğrettim ben beynime. Sende yapabilirsin. Şimdi kalk ve güçlen! Hayat seni yıkamaz. Kumara dair ne varsa çıkar hayatından. Tekrar toparlan. Şehir değişmen gerekiyorsa yap bunu ama şunu asla unutma. Afrika’da toprak yiyen insanlar var hala. Su için kilometrelerce yol kat eden bir insan var veya sokaklarda yatmak zorunda kalan günde sadece 1 kere veya belki onu bile yiyemeyecek insanlar var! ama hala umutları var. Onlar için umut hayatta kalmaksa senin içinde aynısı olması gerekiyor.
Bak için müthiş bir umutla dolduğuna inanıyorum. Unutma tek yapman gereken şey, eski enerjine geri dönmen ve bu yolda hiçbir şeye kulak asmaman. Bırak millet ne derse desin! Sen hedefinden başka hiçbir şey düşünme! Allah’ın izniyle bunu da atlatacaksın. O zaman çık karşılarına ve değişimi onlara hissettir. Sonrasında zaten ben neden bunu baştan yapmadım diyeceksin. Bu mesaja cevap vermeni bekliyorum. Özellikle son satırlarından sonra endişe ettim. Allah’ın emanetini taşıyorsun unutma vebali büyüktür!