Belki milli piyango bileti, ya da iddaa kuponu veya rulette sana dönen şans. Adına ne dersen de ama kaynağı kumar olan hiçbir paradan hayır gelmiyor kardeşim. Bunu dini sebeplere bağlayarak söylemiyorum. Kumarla zengin olan insanlar benzer sonları yaşıyor ve hemen hepsi eski hayatlarını arıyor.
Siz hayatınızı normal kazanmanın, ev sahibi olmanın, gerçek bir aileye sahip olmanın, çocuklarını büyütüp topluma faydalı bireyler haline dönüştürmenin mücadelesini verirken bir anda hayatınıza giren bu kolay para, bütün dengeleri alt üst ediyor. Kumarla zengin olan kişilerin 3 aşağı 5 yukarı yaşadığı ortak sorunlar aynıdır ve gelin bu sorunları yakından inceleyelim.
Bireyler neden kumara yönelir?
Çok basit! Zengin hayatı sürmek. Aslında bu sorunun çok basit bir cevabı olsa da net olarak tek sebebi hiç emek sarf etmeden istediğini alma veya yapabilecek maddi olgunluğa erişme dürtüsü. Bu birçok insana göre avantajlı bir durum gibi gözükse de altında derin bir depresyon ve bunalımı da beraberinde getirir. Neden mi?
Hayat sanıldığı gibi çok kısa yani sizin deyiminizle 3 veya 5 günlük bir olgu değildir. Sürekli macera ve yeni aktivitelerle meşgul olduğumuz, sürekli bir heyecanın peşinde koştuğumuz ve sürekli bir mücadelenin içinde bulunduğumuz zamana yayılmış bir olgudur. Doğumla başlar ve çocukluk, yetişkinlik, yaşlılık ve kalbiniz durana dek devam eden bir yaşam sürecidir.
Siz bu süreci zengin olarak yaşayıp, mutlu bir şekilde tamamlamak istiyorsunuz. Evet bu herkesin hayalidir ama bu işin yolu kumar değildir. Emeksiz zenginlik, sizi derin depresyona sürükler. Aslında mutluluk verdiğini sandığınız para, size hayatı zindan eder. Para elbette bir mutluluk aracı olarak kullanılabilir ama hayatta her mutluluk parayla olmuyor maalesef.
Sonradan Gelen Emeksiz Zenginlik
Düşünün kumardan şansınız döndü ve bir anda hayatınız boyunca bir arada göremeyeceğiniz bir paraya sahip oldunuz. Kulağa hoş gelen bu durum sizde daha ilk etabında, bu parayı nasıl değerlendireceğim gibi sorularla sizi strese sokar. Bu para daha elinize ilk geçtiği andan itibaren bu paranın size verdiği güç ile birlikte hayatınızda köklü değişiklikler yaparak en iyi eve taşınır en iyi arabayı alır, en kral tatillere başlarsınız.
İlk zamanlarda güzel olan bu somut ürünler bir süre sonra psikolojik çöküşünüzü başlatmış olacaktır. Nasıl mı? O kocaman evde yalnız olduğunu anlayınca, sahte insanların etrafınız da sadece paranız için bulunduğunu gözlemleyince, eşinizin artık hiçbir şeyden mutlu olmadığını ve sürekli etrafındaki zengin bayanlarla bir yarış içinde olduğu gördüğünüzde… İşte o paranın satın alamayacağı duygu denilen soyut gerçeklerle karşılaşınca paranın her şey olmadığını daha net anlamış ve derin depresyonun fitilini ateşlemiş olacaksın.
Bir zenginin hayatı
Milyarlarca lirası olan bir zenginin rahat yaşadığını mı sanıyorsun? Düşünsene sürekli bir mafyanın seni veya aileni tehdit ettiğini. Gittiğin misafirliklerde girdiğin o sahte roller, eşinin veya sevdiklerinin sana bakışındaki o para dürtüsü. Gerçek insanların etrafında olmayışı. Sana duyulan saygının, aslında sana değil de parana duyuluşunu bilmek.
Birde şöyle düşünelim. Her gün aynı şeyleri yapıp duruyorsunuz. Her gece aynı mekânda yemek yiyorsunuz, her gün aynı sahte insanlarla sahte mutluluk tablosu içindesiniz. Her yıl bir yerlere tatile gidip eğlendiğinizi zannediyorsunuz. Bir çoğunuz kumar tutkunuzdan vazgeçmeyerek kumara devam ediyorsunuz. Yani zengin hayatının bütün tablolarını düşünün.
Şimdi diyebilirsiniz ki kardeşim bu hayatın neyi kötü, ölene kadar yaşarım ve bu saydığın şeyler bende depresyon yapmaz, aksine umurum da olmaz. İşte bu senin için geçerli bir kavram değil kardeşim. Sonradan şansla zengin olmuş birçok insan gibi sende depresif sorunları yaşayacaksın! Bundan kaçışın yok. Neden mi?
O insanlar o seviyelere emekleriyle veya çalarak, adına ne derseniz deyin bir şekilde geldiler. Yani bu insanlar bu hayatı zaten bu şekilde öğrendiler. Sen ise gariban bir ailenin saf çocuğuydun. Bu arada zengin insanları da senin yaşadığın hayat depresyona sokar. Tıpkı bir zenginin bir gecede kumara verdiği bütün variyetinden sonra, senin gibi yaşamak istemediği için canına kıyması gibi.
Sen sonradan yönetmesi hiç kolay olmayan paralara sahip olunca, sadece kendini değil çevredeki sevdiklerinin bile hayatları ve beklentilerini bozuyorsun. Yani domino taşı gibi herkes bundan etkileniyor.
Beni zenginlik nasıl etkileyecek?
Eskiden sabah erken kalkıp, küçük bir börekçide börek ve çayla kahvaltını yapardın ya da eşin güzel bir kahvaltı hazırlar, çocuklarla beraber yerdiniz. Sonra işe yetişmek için bir telaşın olurdu. Giderdin işine. İş çıkışı arkadaşınla sahilde bir çay içip laflardın. Sonra hanım bekliyor yemek hazır ben kaçayım ufaktan der, eve gelirdin. Yine hep beraber yemeğinizi yer çocuklarla hanımla laflardın. Sonra TV de varsa bir film izler yoksa ya bir dost gelir hep beraber çay içerdin ya da uyurdun.
Gittiğin misafirliklerde sana para diye değil, Ahmet, Mehmet geldi diye bakılırdı. Çocukları alıp pikniğe gitmek veya haftada 1 gün olan o izin gününde tüm aileyle ormana kahvaltıya giderdin. Kendi ellerinle hazırladığın kahvaltıyı tüm aileyle afiyetle yerdin. Semaver demler yanında Türk kahvesi içerdin. Kayın babayla tavlanı oynar, arada çocukların derslerine yardım ederdin. Çünkü sen böyle büyüdün, böyle öğrendin. Çünkü sen özünde busun!
Peki ya bir anda zengin olursam?
Sabahları erken kalkmıyorsun artık ve kahvaltıyı eşin değilde, hizmetçin hazırlayıp, yatağına kadar getiriyor. Çocukların zengin çocuklarıyla takılmaya başlıyor ve kızın; ‘baba benim niye arabam yok’ diye ağlıyor. Eşin zengin hanımlarla takıldıkça ‘bende estetik yapacağım, bende gençleşeceğim’ diye tutturuyor.
Hiç tanımadığın akrabaların bir anda bitiyor kapında. Bir gün telefon çalıyor ve ‘biz seni koruyacağız, ayda şu kadar para vereceksin bize’ diyor biri! Bir gün başka bir telefon; ‘Anneni veya kızını kaçırdık. Eğer bu parayı vermezsen onlar ölür’ diyor! İş yapmak istiyorsun ama zengin biri olmadığın ve daha önce böyle bir miktarı yönetmediğin için başkalarına güvenmek zorunda kalıyorsun!
Onlarda seni hiç anlamadan bütün paranı söğüşlüyor. Eskiden bir mücadele ve hareket olduğu için sağlığında yerindeydi. Şimdi aşırı yoğun yaşadığın stres ve o zenginliğin getirdiği konfor ve hareketsizlik birçok sağlık problemine de yol açıyor.
Sorunlar daha da büyüyor. Eskiden yanında ayak uzatmaya korkan kızın şimdi erkek arkadaşıyla eve geliyor ya da gecenin bir saatinde aşırı alkollü eve geliyor. Oğlun çevresinin de katkılarıyla uyuşturucu bataklığına düşüyor ve maalesef canından oluyor. Eşin zengin kadınlarıyla akşama kadar konken partileri yapıyor ve sana ayıracak vakti kalmıyor. Annen baban belki değişmeyen tek onlar oluyor ama onların dışındaki herkese şüpheyle bakmaya başlıyorsun. Paranoyak halin daha da seni depresyona sokuyor….
Ve Sonuç…
Etrafına ve aynada kendine bir bak. Sen böyle biri değildin. Bütün bunların yanında sana bir şans verilseydi, kendine bu kabus gibi bir yaşamı yaşamayı mı tercih ederdin yoksa mücadelesi, zorlukları olan, stresten uzak, gerçek mutluluklarla dolu saygılı ve seviyeli bir hayat sürmeyi mi?
Unutmadan söyleyeyim, ben böyle olmam demeyin! Para elinize geçtiğinde her şey değişir. Kumardan bir örnek vermek istiyorum. Bazen büyük bataklar yaşadığınızda, ‘Şu anda biri bana kredi çekse şu dağınık borçlarımın hepsini kapatıp sadece ona ödesem’ dediğiniz günleri hatırlayın. Biri gerçekten size yardım ettiğinde, siz gerçekten o borçları ödeyip kapatıyor musunuz yoksa para elinize geçtikten sonra illüzyonun devreye girmesiyle kumar mı oynuyorsunuz?
Büyük ikramiye kazananların son halleri
Burada noktalamadan önce, hayatın uzun ve normal seyrinde gittiğinde zevkli bir şey olduğunu unutmayın. Her şeyin fazlası size gerçekten zarar veriyor. Güzel giden hayatınızı kumarla bozmayın! Şimdi gelin bakalım hayatları boyunca normal yaşamış ve bir piyango sonrası hayatları değişmiş insanların hikayelerine…
Jack Whittaker: Büyük ikramiyeyi kazandığımdan beri açgözlülükte sınır tanımadım. Diyen bu adam, biletim yırtsaydım daha iyiydi diye ekliyor. Loto kazandıktan sonra başına gelmeyen kalmıyor. Torunu uyuşturcudan ölüyor, sahibi olduğu inşaat firması batıyor.
Abraham Shakespeare: “Meteliksiz olsaydım daha iyi olurdum” diyen Abraham loto kazandıktan sonra 2 kurşunla en yakın arkadaşı tarafından öldürülüyor.
Donna Mikkin: “Hayatım piyango tarafından ele geçirildi” etrafındakilerin ona karşı bakışlarının değişmesi sonucu duygusal boşluk travmaları geçirmiştir.
Sandra Hayes: etrafındaki herkesin kanımı emmeye çalışan birer vampire dönüştüğünü gördüm.
Bunun gibi binlerce örnek. Piyango da bir kumardır. Kazanılma ihtimali çok düşük olduğu için çok rağbet görmeyen bir kumar çeşididir ama nihayetinde hedefi bellidir. Kumardan gelecek paranın bir hayrı yoktur. En güzeli emeğinizle kazanılmış kazançtır.
Eğer emeğinizle kazanıp dürüst yaşam politikasını kendinize benimserseniz, çevrenizde hep gerçek kişiler olacak ve 80 yaşında dahi olsanız, sizi hep sevecek ve her zaman yanınızda olacak bir aileniz olacak. Kumar Pişmanlıktır. Hayatın senin elinde ve hiç bir şey için geç değildir.