Dopamin nedir? Dopamin ve bağımlılıklar arasında ne gibi bir ilişki vardır? Dopamin diyeti nedir? Dopamin bozukluğunun tedavisi var mıdır? Dopamin eksikliğinde ne olur? Dopamin olmadan yaşayabilir miyiz?
Bazen sanki kumar veya bağımlısı olduğumuz her ne ise hayatımızda olmazsa, bu hayatın başka bir anlamı kalmıyormuş gibi hisseder, bu şekilde kalan ömrümüzü daha yalnız, daha mutsuz ve daha çaresizmiş gibi hissederiz. Daha da ötesi hayatta yapılacak başka hiçbir şey kalmamış gibi düşünür, depresyonun verdiği ağır tahribatla intihar veya suça bulaşma gibi birçok seçeneği kafamızda tasarlamaya başlarız.
Peki biz bu muyduk? Mutluluk tanımımız neydi? Daha önce nelerden zevk alıyorduk bir hatırlamaya çalışalım. Ya da soruyu şöyle sorsam daha doğru olur! Biz eskiden bağımlılık yapan nesne veya durumlar haricinde bu kadar yoksun, bu kadar keyifsiz ve mutsuz muyduk? Etrafımızdaki dünya gene aynı, insanlar ve ailemiz gene aynı olduğu halde. Hatta ve hatta eskiden yaptıklarımızı tekrar yaptığımız halde! İşte bütün bu keyifsizliklerin asıl sebebi Dopamin hormondur.
Dopamin nedir?
Dopamin bize keyifli hissettiren her olayın rolünü üstlenmiş, belirli bir seviyede beynimizde doğal olarak üretilen bir hormondur. Sevdiğiniz bir yemeği yerken, en sevdiğiniz diziyi veya filmiz izlerken, çok sevdiğiniz biriyle bir kafede buluşurken, doğum gününüz kutlanırken, sinemaya giderken, takımınızın derbi maçını izlerken veya sevişirken yaşadığınız o anların başlangıç evresinde üretilmeye başlar ve o olayın bitiş noktasına kadar beyin ödül merkezini uyarıp bizim keyifli hissetmemizi sağlayan hormondur. Ayrıca içinde bulunduğumuz duygu durumu doğrudan etkileyen bir hormondur.
Dopaminsiz yaşam sürdürüle bilir mi?
Hayatta kalabilmek ve dengeli bir şekilde mutlu bir insan olabilmek için Dopamine ihtiyacımız var. Zaten günlük hayatımızda belirli seviyelerde sürekli dopamin salgılar ve onu sürekli canlı tutarak yeni maceralara, başarılara veya keyifli ortamlar yaratmaya çalışırız. Dopamin ayrıca iyi bir motive edici hormondur.
Çünkü bir işi planlarken bile ucunda alacağımız hazzı düşünür ve ona göre bir iş modeli üzerinde çalışırız. Bunu sadece iş olarakta sınırlandırmayın! Bu yaklaşan bir sınavı kazanmanız durumunda atanabileceğinizin müjdesi verildiği anda yaşayacağınız anı size önceden hissettirip, gerekli adımların atılmasında büyük rol oynar.
Ya da atacağınız romantik bir adımda, ilişkinizin başlayabilme ihtimaliyle size düşünürken yaşattığı keyfi elde etmek için yeterli motivasyonu sağlayan bir hormondur. Bu bakıma düşünüldüğünde motivasyonsuz ve keyifsiz bir hayat sürdürülemeyeceğine göre, dopaminsiz bir hayatın pekte mümkün olmadığını görmekteyiz.
Dopamin olmasaydı ne olurdu?
Dopamin eğer salgılanmasaydı, heyecan ve dürtü denilen olguları, yani yaşamsal bütün zevkleri hissetmezdik. Yani düşünsenize suyun tadı nasıl yoksa ve içerken çokta ödül mekanizması gıdıklanmıyorsa, yemek içinde aynı şeyler olacaktı ki zevk almadığınız bir şeyi yemeyip, çeşitli sağlık sorunlarıyla baş başa kalabilirdiniz.
Aynı zamanda cinsel ilişkilerinizde heyecan duygusunu ve finalde vereceği ödül hakkında bir bilginiz olmayacağı için, sertleşme gerçekleşmez ve nihayetinde boşlama da olmazdı. Tabi bunu tek başına Dopamine bağlamak yanlış olur ama özetle hayat zevksiz, keyifsiz bir hal alırdı ve birçoğu için yaşamak saçma gelebilirdi!
Dopamin eksikliğinin olası sonuçları
Bizler yaradılıştan bir denge ile geldik dünyaya. Yani vücudumuzda her hormonun veya hücrelerin bir dengesi varsa, dopaminin de bir dengesi vardır. Bunu sadece dopamin olarakta düşünmeyin. Hayatınızdaki örneklere de odaklanabilirsiniz.
Çok fazla yüklenilen bir kamyonun freni patlaması ya da arıza vermesi gibi. O kamyonun kaldırabileceği bir yük vardır ve bir de esneklik payı. Atıyorum bu yük 100 KG ise siz zorlasanız da 110 kg’dan fazlasını almaz. Siz tutar 200 – 250 KG yüklerseniz, bir iki gider ama bir gün mutlaka patlar.
Dopamin seviyeleriniz bir takım bağımlılık durumları aracılığıyla normal düzeylerin üzerinde seyretmişse, eski dopamin seviyeniz yani dopamin eksikliğiniz aşağıdaki durumların ortaya çıkmasıyla sonuçlanır.
- Boşluk hissi
- Hayattan hiç keyif alamama
- Bazen nefes alamama hissi
- Anlık yükseliş ve inişler (gün içinde)
- Yaptığın ve yediğin hiçbir şeyden keyif almama durumu
- Başladığın bir işi sürdürememe ve hemen sıkılma
- İntihar düşüncesi
- Sürekli uyuma isteği ve tembellik gelişmesi
- Odaklama, halsizlik ve düşük enerjili olma (uykudan kalıtından hemen sonra bile)
- Üzüntülü ve çaresiz ruh hali
- Kaygı (anksiyete) bozukluğu
Dopamin ve bağımlılıklar ilişkisi
Aslında uzmanlar bu mekanizmanın varlığından haberdardı ama son yıllarda işin içine kumar sorunu da eklenince daha çok araştırma yapmaya başladılar. Normalde daha 2000’li yılların başlarında biz bağımlılığın fiziksel sebeplerden olduğunu biliyorduk ve orada dopamin hormonunu dürten faktörler sırasıyla; sigara için ‘’nikotin’’, eroin için ‘’morfin,’’ esrar için ‘’THC’’ ve içki için ‘’alkol’’’dü. Olay kumara gelince, anladık ki kumar bağımlılığını dürten faktör ‘’para ve görsellik!’’
Bu bağımlılıklar hayatımızda zaman içinde yerini aldıkça, aslında keyif verdiğine inandığımız bu nesneler, bizlere yüksek miktarlar da dopamin pompalayarak, bizi o nesne veya eylemlere değil, hep en yükseğini aradığımız Dopamine bağımlı kıldılar!
Kendinizde küçük bir test yaparak bunun kronolojisinin bu şekilde olduğunu tespit edebilirsiniz.
SİGARA: Küçük yaşta keyif aracıdır ve günlük maksimum 1, 2 tane ile başlar. Sonra olayın dozu artması gerekir çünkü dopamin toleransı gerçekleşir ve şu an içtiğiniz size hiçbir zaman yeterli gelmez. Nihayetinde hasta olduğunuzda hayattan zevk alamaz hale gelir ve canınızdan olursunuz!
ALKOL: Gene yukarıdaki gibi bir bira ile hissedilen o mutluluk duyguları, dopamin toleransı gerçekleştikçe daha da artırılıp, eskiden seni zil zurna sarhoş yapan etkiler, yeri gelindiğinde 2 şişe içkiyle bile gerçekleşmez ve nihayetinde içmediğinde mutsuz ve ruhsuz biri haline gelir, sağlığını önemli ölçüde kaybedersin.
UYUŞTURUCU: Tablo bunda da aynıdır. Sigara ile başlanılan yolculuk esrar veya haplarla gelişim evresine girer ve artık her şeyi karıştırsan bile daha ötesini bulmak için altın vuruş dedikleri inanılması zor ama son noktayı koyacak davranışlarda bulursun kendini. Çünkü onsuz senin hayatının bir anlamı yokmuş gibi yukarıda saydığım dopamin düşüklüğünün belirtilerini ağır bir şekilde yaşarsın. Nihai sonuç hep aynıdır!
KUMAR: Fiziksel olmasa da dopamin kaynaklı bir bağımlılık olduğu için kumarda aynı şekilde gelişir. 2 liralık iddaa kuponlarıyla başlayan serüven çevrenin ve imkanlarında yardımıyla, yasadışı casinolarda ciddi miktarlarla oyun oynamayla sonuçlanır. Sonuç; Kayıp sonrası mutsuzluk ve felaket!
Şimdi şu soruyu soralım; Biz neden kötü alışkanlıklara bağımlı olduğumuz kadar, normal düzenin verdiği keyiflere bağımlı olmadık?
Mutluluk bir insanın hep aradığı ve hep yaşamak istediği bir duygudur ve dopamin bunu sağlamaya yardımcı hormondur. Evet ama yaradılış modelimizi ele aldığımızda hep koşuşturmaca ve efor sarfederek mutluluğu elde ettik. Aslında doğru olan bu. Şöyle bir örnekle daha net açıklamış olurum.
Atıyorum, mutluluk kaynağı olarak parayı örnek vereyim. Bir işe girdikten anca 1 ay çalışma sonucu anlaştığınız miktarı alırsınız ve o işi gerçekleştirmeniz karşılığında size bu para ödenir. Yada ticaret yapıyorsunuz diyelim. O dükkan açılmadan veya çalışılmadan herhangi bir mutluluk beklentisi doğmaz. Çünkü gidip o dükkanı açmanız gerekir ve satış yapıp yani bir şekilde emek sarf ederek para kazanmanız gerekir.
Fakat kumarda size daha önce tanıtılmış ‘’kolay para kazanma’’ düşüncesi ve o paranın gelme durumunda ki heyecanınız sizi bağımlı hale getirir. Kumar size boşuna para vermez. Para verme ihtimali olmasaydı şu an kumar denilen bir kavramı konuşmazdık. İşte bu kadar eforsuz ve kolay para kazanmak varken ve sonunda normal yollardan kazanacağım paradan alacağım hazzın fazlası varsa, siz para konusunda dopamin seviyeleri pik yapmış bir bağımlı oluyorsunuz.
Dopamin tolerasyonu
Sanıldığının aksine bağımlı olduğunuz şey dopaminin kendisi değil, size verdiği hazdır. Her ne kadar hazzın sınırları yani salgılanan dopamin yükselse de dopamin yer yükselişin ardından bir tolerasyon geliştirir. Siz daha yükseğini aldığınızda bile aslında o eylemden alınan haz sabittir. Aksi olsaydı kalbiniz bunu kaldıramayabilirdi.
Bağımlılıklarda dopamin tolerasyonu şu şekilde gerçekleşir. Kumardan örnek verecek olursak; 2 liralık bahis karşılığı ciddi bir ödül kazandığınızı varsayalım. Bu miktar size normal sınırların ötesinde bir dopamin salgılar ve çok keyifli bir eylem haline dönüşür. Kazandığınız para 1000 lira olduğunu varsayalım ki, normalde biri size 2 lira karşılığında 1000 lira verse aynı şeyler olacaktır.
Fakat belli bir zaman sonra beyin 1000 liralık dopamine tolerasyon gösterdiği için sizin bahislerinizi yükseltmenize ve daha fazla paraya odaklanmanıza sebep olur. Atıyorum o para kazanıldığında 1000 birim dopamin salgılanırdı ve beyin böylesiyle daha önce hiç karşılaşmamıştı. Şimdi sizi düşüren yani hep ‘’kaybedince neşem gidiyor ve kalan bütün miktarı hemen bitirmek istiyorum’’ durum gerçekleşiyor ve siz artık isteseniz de 2 lira ile başlayamıyorsunuz. Tolerans geliştikçe aynı hisleri yaşamak için daha yüksek miktarlar gereklidir ve yukardaki örneklerde sıraladığım gibi, bu işi bütün bağımlılıklarda bu şekilde gelişir.
Peki dopamin bozukluğu nasıl tedavi edilir? Bunun bir tedavisi var mı?
Dopamin diyeti
Son zamanlarda adını sıklıkla duyduğumuz bu olayın biraz kumara uyarlanmış şekliyle anlamak istiyorum. Her şeyin ötesinde vücudun kendi kendini tamir etme gücünün olduğunu unutmayın. Tıpkı bacağınızda bir kaza sonucu açılan bir yaranın en geç 1 ay içinde yok olması gibi.
Dopamin diyeti veya dopamin sağlayıcılardan belli bir süre uzak kalmak, sizi eski seviyelerinize geri getireceğinden hiç şüpheniz olmasın! Ki bu araştırmayı kendi üzerimden çok rahat ve net örneklendirebilirim.
Gene kumardan bir örnekle, kendiniz kendinizi test edebilirsiniz. Atıyorum 100 lira ile 10 bin lira gibi bir seviyeye çıktınız. Kayıptan hemen sonra 100 lira ile başlar mısınız? Çok nadir ama %90 başlayamazsınız. Peki aradan 1 hafta geçse? Muhtemel kuvvet başlarsınız.
Bunun en büyük sebebi, beynimizin hemen kendini normlarına çekmeye başlamasıdır. İşte bunun adı soğumadır. Hiçbir kumar bağımlısı soğuma evresini geçmeden kumarı bırakamaz. Soğuma tek ilacınızdır!
Bu süre 21 gün diyorlar ama bana göre kumar bağımlılığında dopamin seviyelerinin eski doğal boyutlara gelmesi en az 6 ayı buluyor. Bu süre zarfında yukarıda saydığım dopamin eksikliği sonucu oluşan tahribatın sonuçlarını illaki yaşayacaksınız fakat bu süreci sağlıklı bir şekilde yönetebilirseniz, dopamin sonunuz olmayacaktır!
Kumar Pişmanlıktır Türkiye'nin İlk ve Tek Anti-Kumar Platformu

Bence doktarlardan bile güzel anlatmışsın olayın ne olduğunu herkesin geçtiği evre hani kanserin evreleri olurya buda böyle evre 1-2-3-4 diye devam eder..birde benim naçizane tespitim bu yazdıkların makaleleri insanlar okuyunca hemen bırakmasa bile kesinlikle oynama zamanı limiti v.s. azaltıyor kendimden biliyorum tamamen bırakamasamda okudukça azalıp belkide ilerleyen zamanlarda soğuma olucak bu yüzden de bu yazdıklarının faydası var hatta çevremdeki kumar oynayanlara tavsiye edip oku sadece bırakamasanda oku 1 kere diye söylüyorum umarım hepimiz bir gün bırakabiliriz..