Merhaba dostlar. Ben Taner tabi bu takma adım, 6 yaşımda ailemle birlikte Hatay’dan Kıbrıs’a yerleştim. Sanırım 1994 -1995 senesiydi. Çocukluğum da hiç normal geçmedi. Zaten 8 kardeştik o zamanlar cahillik hat safhada tabi annemde babamda cahil, 6 erkek 2 kız kardeşiz ben en küçüğün 1 büyüğüyüm. 2 ablam, 4 abim var. Abim dediğim yaratık çocukluğumda yapmadığı işkence kalmadı desem yeridir, ama ne yaparsa yapsın şikâyet etme gibi bir durumum yoktu. Çünkü o benden büyüktü ve “büyükse o haklıdır”
Neyse Kıbrıs’ta ilkokul, ortaokul derken fazla tutunmadım zaten. Daha sonra bir araba tamircisi yanında çıraklığa başladım. Hayatımın dönüm noktası orada başlayacağından henüz haberim yok tabi. Bu işi sevmiştim ve yatkındım da. Ustam da Kıbrıs’ın en tanınmış rallicisi idi. Hayatı seven bir adamdı. 2 yıl kadar olmuştu çalışmaya devam edeli.17 yaşıma geldiğimde askere gitmek için dükkândan ayrıldım. Bu arada Kıbrıs vatandaşlığı da almıştım.
Kıbrıs’ta o yıllarda askere gitme yaşı 18’di ve ben mahalledeki arkadaşlarımla gitmek için dilekçe vererek 17’de alınmıştım. Evet, şimdi daha derin konuya geliyoruz. Askerde Hüseyin diye aynı celp tertibim vardı ve Hüseyin beni önce ot (esrar) ile tanıştırdı. Sadece ot değil hapta vardı işin içinde. Zaten yatkınlığımda vardı. Herhâlde yaşamış olduğum hayattan dolayı.
Askerlik rahat ve güzel geçti hatta evde hiç huzurum olmadığı için hayatımın o zamana kadarki en güzel kısmı diyebilirim. Askerlik bitince iş hayatına atıldım. Gıda dağıtımı yapan bir firmada şoför olarak işe başladım tabi bu ot ve maddeleri de kullanmaya devam ediyorum, hem de severek. Bir gün dağıtımı bitirip Girne’den Lefkoşa’ya dönerken yolda yabancı bir genç erkek otostop çekiyordu hava çok sıcak olduğu için arabaya aldım tabi.
Elimde de cigaram yanıyor. Adı E. İdi ve Kıbrıs’ta öğrenciydi. Cigarayı görünce oda istedi. Bende verdim, içti ve benden telefon numaramı aldı o zamanlar böyle akıllı telefonlar falan da yok tabi. Neyse telefon numaramı verdim ve daha o günün akşamı beni aradı ve bir miktar sigara istediğini söyledi. O güne kadar hiç bu gibi maddeleri satmamıştım sürekli küçük miktarlar alıp kendim kullanıyordum.
Bende buna “bir miktar sigara alayım. Hem içinden kendi içeceğimi alırım hem de ufak tefek harçlık alırım” diye düşünerek tamam dedim. O zamanlarda aylık 2000 TL’ye çalışıyordum. Ben “bir kere verdim, oldu bitti” diye düşünüyordum ama öyle değilmiş. E. beni her birkaç güne arar olmuştu. Çok fazla çevresi vardı ve hep daha büyük miktar istiyordu. E. ile tanışalı 1 yıl kadar olmuştu.
Ben artık kendi kiraladığım Lefkoşa’daki evimde kalıyordum. Evimin önünde de o zamanlar için müthiş sayılabilecek 2000 model bir arabam duruyordu. 22 yaşındaydım ailemden kopmuştum ve hayat benim için çok güzeldi. Param hep vardı ve sürekli de bir dönen çark vardı tabi E’de kendine bir araba almıştı ve onun da hayatı seviye atlamıştı. E.’den başka hiç kimseyle bu işi yapmıyordum.
Ben X şahsından alıp, kârımı ekliyor ve E.’ye veriyordum. Zaten o kadar yüksek kâr koyuyordum ki başkasına bulaşıp başımı ağrıtamazdım. Neyse hayat çok güzel ve hızlı gidiyordu. Gittiğim mekanlarda gördüğüm saygı bana kendimi yenilmezmişim gibi hissettiriyordu. Diskolar, meyhaneler, gece kulüpleri… Resmen çektiğim çilelerin acısını çıkarıyordum.
Bir yılbaşı günü 2 arkadaşımla evde takılırken gündüz saat daha 2-3 civarı gece programımız vardı. Ama saat daha erkendi. Ne yapalım derken arkadaşım olan D. “hadi casino ya gidelim biraz kumar oynarız, ortam yaparız ve oradan geceye akarız” dedi. Hayatımda ilk defa o gün casinoya girdim. D. ve V. zaten kumar oynayan kişilerdi. Benimse hiç merakım bile olmamıştı o güne kadar. Ne işim olurdu benim kumarla zaten hiç anlamazdım da.
Derken “tamam o zaman, gidelim” dedik. Hem bende “neymiş bu casinolar” diye merak etmiştim ve Girne’de bulunan bir casinoya girdik. İçerisi bambaşka bir dünya. Sanal rulete oturduk. Ben ne olduğunu, nasıl kazanıldığını falan hiçbir şey bilmiyorum. D. bana tarif etti ve onlar oyununa döndü. Bende rakamlarım üstüne tarif ettiği gibi kafama göre basıyordum. Kaç katı ödüyor falan hiç bilmiyorum. Neyse epey uzun süre oynadım ve D. ile V yanıma geldi. Bende oynamaktan sıkılmış gelseler de gitsek diye düşünüyordum. Kazanmış mıyım onu bile bilmiyorum. D ve V yanıma geldiğinde gözleri fal taşı gibi açıldı.
“25 Bin TL yapmışsın lan parayı” dedi. O zamanlar benim sürdüğüm o harika arabanın 2.el fiyatı 15 Bin TL idi. O parayı bana ödeyeceklerine inanamıyordum. Görevli gelip makinaya kartı okuttu ve beni kasaya davet etti. Bana 25 Bin TL ödeme yaptılar. Casinodan çıkıp arkadaşlarla gece kulübünde buluştuk. Ben beden olarak ordaydım ama aklim ruletteydi. Aşıyı yemiştim o gün resmen o rulet çarkı kafamın içinde dönüyordu.
D.’den ruletin tam anlamıyla nasıl bir oyun olduğunu da öğrenmiştim. O gece epey alkol ve cigara içmiştim. Gece saat 3’te eve gelmiştim. Bastığım yeri görmüyorum kafam öyle güzel casinolar saat 5’te kapanıyor. O halde olmama rağmen yanıma 2000 TL alıp Lefkoşa’da bulunan bir casinoya gittim. Çünkü aklımdan çıkmıyor. Casino kapanana kadar rulet oynadım ve 5 Bin TL’nin üstünde bir parayla casinodan çıktım.
Eve gidip o paraları çekmeceye koydum ve sızdım. Saat öğleden sonra 4 gibi uyandım geceyi resmen hayal meyal hatırlıyorum hemen gidip çekmeceyi açtım ve evet gerçekti paralar orada duruyordu. Saydığımda gece yenip içilen her şeyden hariç 26,600 TL para vardı. Ve kumar serüvenim başladı.
Hemen yıkanıp giyinip yanıma 1600 TL para alıp yine casinoya gittim. Zaten kaybetsem bile evde 25 bin vardı ertesi gün yani 2007 yılının 2 Ocak günü gidip kendi arabamı da vererek üstten de ne kadar lazımsa verip, üstü açık bir araba alacaktım. 2004 model. Neyse 1600 TL ile başlayan serüvenim 6 Bin TL ile son buldu. Bu arada öğrenci olan E. ile ticaretim tam gaz devam ediyordu. Ertesi sabah kalkıp doğru galeriye gittim. Kendi kullandığım aracımı verip, üstüne para vererek üstü açık arabayı istedim.
Üste 22 bin verirsen olur dedi. Yanımda naylon poşette dünden kalan 25 Bini getirmiştim. İçinden 3 Bini alarak poşeti kucağına attım ve anahtarı aldım. Pazarlık dahi yapmazdım hiçbir alışverişimde ve bu ne alırsam alayım böyleydi. Gece mavisi renginde müthiş bir ustu açık arabam vardı. KRAL bendim.
Arkadaşlara da havamı attıktan sonra doğru yine casino ya ve artık kayıplar da başlamıştı. Haliyle zaman içinde sosyal hayatım tükeniyor, tüm zamanımı casinolarda geçiriyordum. Öyle zamanlarım oluyordu ki altımda nefis bir araba, evim güzel ama cepte para kalmaz oluyor. Bu parasızlık, E. sayesinde 3, 4 günden fazla sürmüyor, payımı alıp, doğru casinoya gidiyordum. Bu döngü 1 yıldan fazla bu böyle devam etti ve bir gün olan oldu. E. Yakalandı ama benim adımı vermedi.
Cezaevine gitti.3 yıl kadar kusursuz işleyen çarkım bozulmuştu artık. 2-3 Bin TL kadar bir para vardı E hayatımdan çıktıktan sonra 1 ay ya geçmiş ya geçmemişti. Gidip arabayı 38 Bine sattım. 5 Bine daha düşük bir model araba aldım. 6 Bin TL’de evin 1 yıllık kirasını peşin ödedim ve kalan parayı da kumarda kısa sürede erittim. E. yakalanalı 4-5 ay olmuştu ve ben artık cebinde metelik olmayan, olsa bile hemen gidip rulete sokan bir serseri olmuştum.
Sonra o küçük model arabayı da satıp kumarda hiç etmiştim. Yeniden çalışmak kafama bir türlü yatmıyordu. Ben gecede binlerce TL’yi kumarda ezen o yenilemez adam gidip bir işte çalışıp aylık 1500-2000 TL maaşa mı çalışacaktım? Hele de 4-5 yıl bu ultra lüks hayatı yaşadıktan sonra… Tabi bu arada kumarda kayıplar yaşarken, artık kumarın nasıl bir illet olduğunu tam anlamıyla kavramıştım. Sürekli tövbe edip, yine para cebime girer girmez kendimi rulet masalarında buluyordum. O hayattan bu duruma düşünce baya sert oluyor.
Kendi kendime dedim ki ‘’ben bu illete bulaştım. Belli ki bırakamıyorum da. Benim casino olmayan bir ülkede yaşamam lazım.’’ O zamanlar internet kumarı falan yok, varsa da ben bilmiyordum. Ayrıca ben canlı casino kumarcısıyım. Dediğim gibi düşüşüm çok sert oldu ve casino olmayan bir ülkede yaşamak istiyordum.
Kafama koydum. Soygun yapacaktım. Evet yanlış duymadınız. Silahlı soygun yapıp o zamanlar kız arkadaşım olan yabancı uyruklu O.’nun yanına gidecektim. Plan buydu ve çevremde benimle bu işe girecek kişileri de biliyordum. C. ve H… Hem C’nin motoru da vardı. Planımı onlara anlattım. Bir döviz bürosunu gündüz vakti soyacaktık. Planı hazırladık ve icraata geçtik, başardık da! Ancak içerden bizim beklediğimizden çok daha az para çıktı. Biz böyle hayal etmemiştik.
Öyle bir iş yapacaktık ki Kıbrıs’a bir daha dönmeyecektik. Neyse, olayın sıcaklığıyla parayı hemen 3’e böldük ve üstümüzde çok ağır bir tedirginlik olduğu için ben hemen kendimi yurt dışındaki kız arkadaşımın yanına attım. Orada da casino vardı ama hiç Kıbrıs’takilere benzemiyordu. Kaliteden eser yoktu ve çok küçüktüler.
Birçoğunda canlı oyun yoktu. Bende slot oynamazdım zaten. Anlayacağınız, orada hiç kumara bulaşmadım 1 ay kadar kaldım. Bu arada C ve H ile hala irtibattayım. Onlar Kıbrıs’ta. Bizim paralar suyunu çekti ki zaten bizim hayalimizdeki para çok daha büyük, kendimize yeni bir hayat kuracak kadar bir miktardı. Onlara yeni bir işten bahsettim. Banka soymak… Kabul ettiler tabi ki ve ben de Kıbrıs’a geri döndüm.
Keşiflere başladık. Bir bankayı gözümüze kestirdik ve içinde çok müthiş para görmüştük. Buraları fazla uzatmayacağım. Planı yaptık ve ilk pazartesi icraatı gerçekleştirmek üzere anlaştık. Günlerden Pazartesi… Yine başımızda motorcu kaskları, elimizde kuru sıkı tabancalar ile bankaya girip icraatı yaptık. Merak edenler olursa diye söyleyeyim; Kıbrıs’ta birçok bankada güvenlik görevlisi dahi bulunmazdı o yıllarda.
Bu banka işini de istediğimiz gibi olmadı. Bizi tatmin eden miktarlar çıkmadı yine. Kafayı yemek üzereydim. Bizim planımız bir kere büyük vurgun yapıp, fişi çekmekti oysa. Neyse, başka bir banka daha mı patlatsak falan diye düşünürken yakalandık. Çünkü bu kez arkamızda delil bırakmıştık. Pazartesi soygunu gerçekleştirmiştik. Çarşamba günü öğlen bir petrol istasyonunda operasyon yedik ve alındık. Tabi deliller bizi gösteriyordu.
9 yıl ceza aldım 2012 yılında ve bunun 6 yıl, 8 ayını bir fiil yattım. 2019 yılının ekim ayında tahliye oldum. 2 seneye yakın Kıbrıs’ta kalmaya devam ettim. Rallici ustamın araba tamir atölyesinde kalıyor ve elime geçen 3-5 kuruşla da kumara gitmeye devam ediyordum. Sabıkam yüzünden insanların bana bakışı çok fenaydı.
Ustamı da daha fazla rahatsız etmek istemediğimden çıkıp Alanya’ya geldim. Nede olsa cezaevinde yattığım yıllarda İngilizceyi öğrenmiştim. Bir otele girip çalışırım dedim. Bu seferde Coronavirüs patladı. Geldiğim ilk sene bir demir atölyesinde hamal olarak çalışıp orda kaldım. Sonra orda çalışan Suriyeli M. isimli arkadaşın telefonda bir oyun oynadığını gördüm. Lanet olası kumarı oynuyordu. Bir çeşit slot oyun oynuyordu.
Ben defalarca tövbe etmiş olan adam hiç durur muyum? Hemen bende üye oldum. 6 ay boyunca oynadım. Kazançlar, kayıplar derken aklıma neler yaşadıklarım dank etti. Sana yazdığım gün 21 Haziran’da camiye de giderek içten tövbe ettim. İnşAllah rabbim irade ve yardım nasip eder. Şu an Antalya’da bir otelde çalışıyorum. Lojmanda gayet güzel.
Hayata 34 yaşında yeniden tutunmaya çalışıyorum. Evet arkadaşlar bu benim yaşadıklarımın kısa bir özeti ve kumar hakkında ne söyleyebilirim. Keşke hiç başlamasaydım ama İnşAllah bu defa tövbeme sadık kalacağım. Zaten bence artık bu benim için son tren. Kumarı bulanın da oynatanın da Allah’ın laneti üzerine olsun.
at yalani banka soymus da bilmem ne
Kardeşim insanlar bu illete düştükten sonra yapmam dediğin ne varsa sana fazlasıyla yaptırır annesinin ağzından kumar oynamak için altın disini sökeni biliyirum hırsızlık biraz mahsum kalıyor bunun yanında
Taner merhaba,
Hikayen çok sarsıcı ve kan donduran şeyler yaşamışsın. Gerçekten ibret alınması gereken bir hikâye ki kumarın bir insana neler yaptırabileceğinin bir örneğidir yaşadıkların. Açıkçası biraz da eleştirmek istiyorum seni müsaadenle,
İlk olarak, bir insanın hürriyetinden ve sağlığından edecek uyuşturucu gibi maddeleri satman hiç doğru bir davranış değil. Şu an kumar bağımlılarına bir bak! Nasıl dertlerine çare arıyorlar ve kendin bu işten en fazla acıyı çekmiş birisin. Uyuşturucu bağımlıları da şu an kurtulmak için ellerinden gelen her şeyi yapmaya hazırlar! Para içinde olsa hiç kimsenin bir diğerinin hayatını zehretmeye hakkı yok.
İkincisi gene para için sana ait olmayan paralara sahip olmak istemişsin, gayrimeşru yollarla. Bu da hiç hoş bir davranış değil ki bir şey yaparken karşınızdakinin size bu davranışı yaptığınızda ne hissedeceğinizi düşünün.
Son olarak, kumarı samimi duygularınla anlattığın için teşekkür ediyorum. Yaptıklarının hiçbir onaylanacak işler değil ama kumarın bir insanı neye dönüştürebileceğini gösteren iyi bir metafor. Dersini aldığına eminim. Hayatının en güzel yılları hapiste geçmiş. Keşke böyle olmasaydı ama ta aileden gelen sıkıntılarda var.
Hayat bir mücadele, bende şu an 34 yaşındayım ve bende birçok insanı kırdım incittim bu kumar laneti yüzünden. Şu an dönüp baktığımda ne kadar yanlış bir pencereden baktığımı gördüm hayata. Sakın üzülme dimdik dur! ‘’Benim yaşım geçti, bu saatten sonra hiçbir şeyin önemi yok!’’ moduna girme! Hayatını zaten yaşadığından bahsettin. Bundan sonra evlenip yuva kur ve o yaşadığın şeylerin hepsini unut.
Gerçek hayata adapte ol. Kendini geliştir. Farklı hobiler bul ve doğayla sürekli yalnız kal. Doğa her şeyin ilacı ki Antalya bu konuda çok şanlı bir yer.
Son olarak hikayende isim ve mekân isimlerini açık açık vermişsin. Bunların hepsi hem senin güvenliğin hem de başkalarının güvenliği için değiştirildi. Lütfen ilerdeki yorumlarında da dikkat eder, mekân veya kişi ismi söylemezsen sevinirim.
Kumarsız ve kontrolü tamamen ellilerinde özgür bir dünya naip olması dileğiyle. Allah’a emanetsin!