Hayatınızla Kumar Oynamayın!

Yazar Hakkında

  • İsim: A.
  • Yaş: 28
  • Nereden: Ankara / Türkiye
  • Meslek: Tekstil
  • Kaybedilen Miktar: 3.000.000+ ₺
  • Kaybedilen Zaman: 10+ Yıl
  • Tek Cümlelik Kumar Özetin: İnsanın ahlakını bozan para değil, ruhundaki para hırsıdır.

Merhabalar arkadaşlar, burada hikayemi paylaşmamın sebebi tek bir kişiyi bile olsa kumardan soğutmaya çalışmaktır. Kumarla tanışmam lise zamanlarında evimin yakınında sürekli gittiğim kafe sahibinin (ismi M.) ile başladı. Variyetli bir ailenin 3 oğlundan ortancasıyım. Her konuda şanslı biri olduğumu söyler etrafımdakiler ve evet çok şanslıydım.

Ailemin durumunun iyi olmasından kaynaklı dilediğimi giyebiliyor, dilediğim yere gidebiliyor, dilediğim gibi tatilimi yapıyordum. Ta ki kumarla tanışana kadar. Kafe sahibi M. abi 2 TL, 3 TL iddaa oynuyor. Bazen alıyor, bazen veriyor. Zaten para kazanmak için oynamıyordu. Gerçekten işin eğlence kısmını keşfetmişti. Giren müşterilere maç sonuçlarını tahmin etmesini ister, orana bakmadan ona oynardı. Bu eğlence kısmı beni de yavaş yavaş içine çekiyordu.

5 – 10 TL ile başladığım iddaa serüveni benim için eğlenceden çıkmış, kumar boyutuna geçmişti. Lise öğrencisinin kaybı ne olabilir ki? Haftalığını veya en fazla aylık harçlığını kaybedebilirdi. Ta ki en yakın arkadaşımın Kıbrıs’ta üniversite kazanana kadar. Türkiye’de ki oranlardan yüksek olması nedeniyle maçları söyler arkadaşıma oynatır, kazandıkça ona da kendimce şans paraları verirdim. Çok geçmeden yanına gezmeye Kıbrıs’a gittim.

Kıbrıs ta yapacağınız çok bir aktivite olmaması ve kolay para kazanma dürtüsü bizi kumarhaneye itiyordu. İçkiler ücretsiz, sigara ücretsiz, yemek ücretsiz… Harika bir ortam! Kendimce; “Bu kumarhane sahipleri enayi” demeye başlamıştım bile. Rulet ile ilk defa karşılaşıyor oynamayı dahi bilmiyordum. Arkadaşımın; “100 liralık çip alabilir miyiz?” demesiyle ruletle de tanıştım. İnanın hayatımdan tek bir günü çıkartma şansım olsa, kesinlikle o günü çıkartırdım!

100 liralık 100 adet çip aldık başladık oynamaya, bilmediğim için yalnızca masada uzanabildiğim rakamlara koyuyordum. Ertesi gün bet ofislerle, yani sürekli devam eden köpek yarışları, at yarışları, spor bahisleri, sanal bahisler, aklınıza gelen her şeye bahis yapabileceğiniz küçük işletmelerle tanışmıştım. Bu zamana kadar kumar hayatımda tehlikeli bir boyuta varmamıştı. Üniversite bitene kadar bireysel krediler, kredi kartları patlatmış oluyor ama kartı yatırıp nakit avanslarla da kredileri ödeyip bir şekilde çeviriyordum kendimi.

Üniversitenin bitmesiyle babamın yanında işe başlamıştım. Babamın bize olan güveni ve abim başka şehirde yaşaması nedeniyle kısa bir süre sonra iş yerinde ki tüm kontrol bana geçmişti. Artık para benim için çok daha kolay ulaşabilirdi. Kıbrıs gezilerimiz ayda 2 sefere çıkmış, artık kumarhanelerin davetlisi olarak gitmeye başlamıştık. Uçak biletini, otel ücretinizi varsa konserin parasını her şeyi kumarhaneler karşılıyordu. Hayatımda her şey yolunda gidiyordu.

5 yıllık sevgilim ile nişanlanmış, kendi evi kendi arabası olan, kendi işini yapan kısaca birinin hayal edeceği her şeyi yaşayan biriydim. Kumarda kaybetsem bile ara veriyor borçları ödeyince tekrar başlıyordum. Pandeminin başlamasıyla Kıbrıs’a gidemez olmuştuk. Bir kumar bağımlısı için Kıbrıs yoksa yasadışı bahis siteleri vardı. Artık para sadece dijital bir rakama dönüşmüştü. Bu süreçte miktarlar öylesine yükselmişti ki tek bir el de 575 bin TL para kazanmıştım.

“Hangi masada o kadar limit var?” diye soran arkadaş olacaktır. Hemen cevaplayım; “private” masada. O zamanlar sayı üstüne 5 bin bahis alabiliyorduk. Sabah, öğlen, akşam gece sürekli kumar oynuyor, bazı günler kazanıyor, bazen kaybediyordum. Şirket hesaplarının kontrolü bende olması nedeniyle kaybetsem bile aileme söylemiyor gizli gizli yavaş yavaş ödüyordum. Ödemekte zorlanınca hızlı kolay kazanacağım tek yer olan kumara dönüyordum.

Öyle bahisler yapıyordum ki artık kayıplarım milyonu aşmış şirket hesaplarından kendime yüksek miktarlarda para aktarmaya başlamıştım. Sürekli devam eden tövbe etmeler, pişmanlıklar… Herhangi bir arkadaşımın; “Şu kadar para kazandım!” demesiyle bitiyor. Beynim; “sende oyna, sende kazan. Kumar borcu en kolay kumar oynayarak ödenir!” düşüncesine bürünüyor ve kendimi alıkoyamıyordum. Ta ki şirket hesaplarını boşaltıp çıkmaza girene kadar.

Bitmiştim artık! Borçlarımı ödeyemiyorum ve hatta şirket ödemelerini yapamaz hale getirmiştim. Artık tek bir kurtuluş vardı. Kumarda kaybeden herkes gibi en kolay yol intihar etmekti. İlk deneme kendi aracımda iş çıkışında hap içerek olmuştu. Bu intihar girişimimden kısa süre içerisinde komşumuzun fark etmesiyle kurtulmuştum. Bu geri zekâlı düşünce nedeniyle bütün vücut dengemi bozmuş kalp atışımın düzeni bozulmuştu. Ailemin haberi olmaması için bu olayı örtbas etmiştim. Sürekli devam eden intihar etme duygusu öyle beynime yerleşmişti ki tekrar denemeli ve bu dünyadan kurtulmalıydım.

Hem ailemin tek geçim kaynağını olan şirketimizi bitirmiş hem de böyle bir evlat acısı bırakıp tüm yüklerimi onların sırtına yükleyecektim. Nişanlımı hayata başlamadan acı içerisinde bırakacaktım. Bencilliğin bu kadar demi! Evet bu kadarı. Çünkü bir uyuşturucu bağımlısı bunu nasıl düşünemiyorsa bir kumar bağımlısı da aynı şekilde düşünemiyordu. 2. Kez intihar etmek için hazırdım. Yürüyemeyecek kadar alkol aldıktan sonra 5 adet sakinleştirici ilaç içip aracıma binip yola koyuldum.

Bir korna sesi ama niye olduğunu bile hatırlamıyorum. Tır şoförü inmiş. O şekilde halimi görünce polisi arayıp, ambulans çağırmış. Hastanede gözümü açtım. Annem başımda öyle bir ağlıyor ki. Anneme tüm aileyi nişanlımı çağırması gerektiğini söyledim. Tüm borçlarımı şirketinin durumunu her şeyi eksiksiz anlattım. Babam tek bir soru sordu. “Benim şahsi hesaplarımdaki para duruyor mu oğlum?” dedi. “Evet, duruyor baba. Onlara dokunamadım. Dokunabilseydim onlarda giderdi iyi ki dokunamamışım.”

“Sakın!” dedi. “Gözünden yaş bile akmayacak. Bu olaydan kimseye de bahsetmeyeceksin!” dedi. Babam tekrar şirketin başına geçti. Bende psikolojik destek almaya başladım. İşlerden de uzaklaştım derken bir süre tuşlu telefon kullandım. Nişanlımın istememesine rağmen ailesi nedeniyle nişan attık. Bunun üzerine alkol tüketimini artırdım. Bunca üzüntüye strese kalbim yenik düştü ve kalp krizi geçirdim. 28 yaşında ana damarı tıkalı 3 anjiyoda da damarı açılmamış bir kalp hastası oldum.

Bu iğrenç günlerde karşıma çıkan video ile hayatımın geri kalanını değiştirme kararı aldım. Videoyu soracak olan arkadaşlar İnstagram postuydu. Sıkıntılarınızdan kurtulmanın yolu; “Veysel Karani Hazretlerinin duasını yapın” yazıyordu. Artık değişmeliydim. Yaşadıklarımın, yaşattıklarımın sorumluluğunu üstüme almalı ve ona göre yaşamalıydım. Tam da böyle yaptım bir daha ne kumar sitelerine girdim ne yanımda kumar konuşulmasına izin verdim.

Aradan geçen 1,5 sene de ne mi oldu? Neredeyse tüm borçlarımı ailem ödedi. Nişanlımla evlendik. Huzurlu mutlu bir hayatım var. Kaybettiğim onurumu, gururumu, geri kazandım. Ama ailemin psikolojisini bozdum, kendi sağlımı kaybettim ve bunlar hiçbir zaman düzelmeyecek. Hep “Bu son!” dediğiniz noktanın bir sonrası oluyor. Lütfen bırakın arkadaşlar.

2 Yorumlar

  1. Merhaba kumar ile ilgili whatsup kurabilirseniz katılmak isterim.yalnız hissediyorum tutunacak bir dal bşr umut arıyorum Sevgi ve saygıyla.

  2. A Merhaba,
    Hep ekonomik olarak dar boğazda olanların hikayelerini okurken, senin gibi hali vakti yerinde birinin hikayesini paylaşmak bence çok anlamlı ve ciddi farkındalık yaratabilecek kapasitede. Sebebine gelecek olursak, kumarın sadece paraya veya güce sahip olmak için oynanmadığı, belli bir noktadan sonra bağımlılığa dönüşüp ortalama gelire sahip olan biri için sınırsız sayılabilecek bir bedeli bile erittiğini gösterdin bize.
    Bunun daha önceki örneklerinde nice iş adamları ve sanatçıların bu sanal bahis sitelerinde oynadıkları paraların korkunç tablosu da Sedat Peker’in bir Tweet’i ile paylaşılmıştı. Demem o ki, buradan 2 net kumar gerçeğini anlamamız gerekiyor.
    1. Kumar sadece para kazanmak için oynanılmıyor!
    2. Kumarı alt edebilecek bir kasanın üst limiti yok!
    Yani kumara ilk para için girilse de işin şekli daha sonra adı eğlence altında servet eritmeye kadar gidebiliyor. Ve milyonlarca doları saatler içinde hiç edebilecek bir kapasitesi olan bu sistemin kimseye para kazandırma gibi bir derdi yok! Evet illaki büyük ikramiye dahi olsa verdiği insanlar var ama hem çok limitli hem de geri döneceğini bildiği insanları iyi tanıyor ve bu ayrıcalıkları bir tek onara yapıyorlar.
    Bu bir beyin oyunu arkadaşlar. Kazananı yok. Oynayan veya bulaşan herkes pişman! Gerçekten olumlu bir tarafı olsa bugün sorun haline gelir miydi kumar. A.’nın da dediği gibi değişmeyecek olan psikolojik hasar ve sağlık!
    Bunları göz önüne alıp devam edin. A. Üniversiteden bırakmış olsaydı zaten milyonlara sahipti. Bu arkadaşımız sadece bir örnek. Milyonlarcası bu şekilde eriyip gitti. Düşünün ki o variyetin içinde canına kıymayı deniyorsun! İşte kumar budur sevgili dostlarım. Uyanın artık lütfen. Bir gününüzü dahi kurtarmanız ileride göremediğiniz geleceğinizi kurtarmanız demektir. Bugün yapın ki sizde A. Gibi ben gibi veya binlercesi gibi geç kalmayın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir