Herkese öncelikle çok güzel bir günden kucak dolusu sevgiler. Büyüklerimin ellerinden öper, küçüklerimin gözlerinden öpüyorum. Neden çok güzel bir olduğunu hikayemin sonunda anlamış olacaksınız. Kumara yaklaşık 12 yaşımda (2002 yılında) futbola olan ilgimden dolayı başlamıştım. Abim arkadaşları ile iddaa oynuyordu ve eve gelip takip ediyordu. 12 yaşımda iken ilgimi çok çekmişti. O zamanlar minimum bahis ücreti 0,50 TL ( 50 Kuruş) idi. Benim de okul harçlığım 1 TL idi. 1 TL’ye 2 adet simit ve 1 adet gazoz alıp okulda keyifli bir şekilde beslenebiliyordum. Abim ve arkadaşları evimize geldiklerinde sürekli bahis takipleri yapar ben de onların yanında oturur izlerdim.
O zamanlar bahislerde çok fazla kombinasyon yoktu. Kazanan takım, çifte şans ve handikaplı oranlar vardı sadece. Abimler o kadar kendini kaptırıyordu ki gol olduğunda bağırıyorlar, kaybettiklerinde ise dışarıya çıkıp top oynuyor ve unutuyorlardı. Hal böyle iken abime yalvardım “ben de oynayayım, beni içeriye almıyorlar kupon yapmaya” dedim ve abim de beni kırmadı. Bana 1 kupon yapmıştı hiç unutmuyorum yaşım 12. Nasıl bir felaket beni bekliyor bilemiyordum ki? Hiç unutmuyorum ilk kuponumu kazanmıştım. Küçük olduğumdan mıdır bilemem ama garanti kupon yapmak amacıyla 4 maç çifte şanslı kupon oynamıştım.
Hepsi gelmişti. Real Zaragoza’nın bir maçı kalmıştı. Ben ise Zaragoza’ya çifte şans oynamıştım. Son dakika golüyle Zaragoza durumu 1-1’e getirmişti ve benim 1 TL’lik kuponum 2,20 TL kazanmıştı. O zamanlar yaşıma göre çok büyük bir para olmalı ki yıllar sonra 50.000 TL’nin bile kıymeti kalmamıştı. Çok fazla uzatmadan konuya gireyim. Belki inanmayacaklar olacak ama; tüm okullarda(ortaokul, lise, üniversite) başarı seviyesine göre hep 1.oluyordum. Aşırı başarılıydım. Devlet okullarında öğretmenlerim ailemi sürekli çağırıp oğlunuz üstün öğrenci bu öğrenciyi yurtdışında okutun diyordu. Ki dedikleri de gerçekleşti. Şu an uluslararası makalelerim bile var yapay zekâ alanında. 2 farklı alanda mühendislik bitirdim (üniversite okuyanlar bilir bunu Çift Anadal programı ile).
Hatta birinde yüksek mühendis unvanını bile aldım tez yazarak. Bunları kendimi övmek veya tanıtmak için anlatmadım. Bunları, bu kadar başarılarla dolu hayatı olan, doktora yapmış, yüksek geliri olan, gelecek kaygısı olmayan, böyle birinin asla ve asla bu batağa düşmez düşüncesinin yanıldığını ortaya koymak için anlattım. Yani kısaca ilkokul mezunu da profesörü de bu illete öyle bir düşüyor ki bilin istedim. Ama her zaman bir umut olduğunu da unutmadan! Gelelim hikâyenin gelişme kısmına; Ailemin durumu pek yoktu, 7 kardeştik ve evin en küçüğüydüm. Babam işçi olarak çalışıyordu. Maddi durumun imkansızlığından dolayı üniversiteye kadar arada oynuyordum, üniversite yıllarında da bursum zar zor yettiği için fazla oynayamadım.
Ama aklımda hep vardı abimin bu illeti beynimin belleğine yerleştirdiğini. Abim de çocuklukta bıraktı bu illeti (ki iyi ki de bırakmış). Üniversite biter bitmez ileride meslek hayatıma ara vermemek için askerlik tecilimi bozdurdum (2012-2013 yıllarında). Diploma notum ve Türkiye’de hatırı sayılır bir üniversiteden mezun olduğumdandır ki askerliğe yedek subay (asteğmen) olarak aldılar beni. Maaşım 3000 TL civarıydı o zaman ki 4 asgari ücret. Ve online bahisler de olduğu için sürekli ATM’ye gidip para yatırıp iddaa oynuyordum. 11 ay maaş aldım ki bu maaş ile 1 tane ev alınabiliyordu o dönemlerde. Bu maaşımın bana kalması gerekirken askerlikten borç ile ayrıldım. Bununla da kalmadı bir şirketin şantiyesinde şantiye şefi olarak işe başladım. Maaşım askerlikte aldığımın yaklaşık 1.5 katı kadardı. Askerlikten kalan kredi borçlarımı ödemeye başlamıştım. Bu sıralarda ara ara ufak oynuyordum.
Şimdi gelelim hayatımın cehennem olduğu kısmına. Şantiyelerde işler hafifleyince çok vakit buluyordum kumar oynamaya. Yetkili olduğum için de istediğim saatte işe gidiyordum. Bu aslında benim hayatımı karartan bir sistemdi. Kendimi o kadar kaptırmıştım ki 12 yaşında masum biri iken 25’li yaşlara gelince o kadar hissizleşmiştim ki ailemden hep uzakta yaşadığım için onların da etkisi pek kalmamıştı üzerimde. Askerlikten kalan borcumun 4 katı kadar borcu sadece 2 günde yaptım. O kadar canavarlaşmıştım ki; gece yarıları NBA maçları oluyordu sabaha kadar Google’a maçları yazıp İngilizce kelimelerle canlı izlemek için site site geziniyordum. İlk iş yerim doğudaydı ve terörist grupların şantiyeye saldırmasından dolayı şantiye kapandı. Bende memleketime döndüm. Yıl 2015 ve hiç unutmam. Annemlere sarıldığımda insan olduğumun farkına vardım.
100,000 TL borç ve benim yaklaşık 1 yıllık maaşım (hiç yemeden içmeden). Maaş da yok, gelir de yok, etrafta iş de kolay kolay bulunmuyor sektörde (yetkili bir pozisyon olduğu için). Annemlere yalan söyleyerek; “yurtdışına gitmem gerektiğini, euro döviziyle olduğunu, bunun da türk lirası karşılığının 100,000 TL olduğunu ve bu paranın gitmek istediğim ülkenin hesabına yatırılması gerektiğini!” söyledim. Döndüğümde bu parayı tekrar vereceklerini söylediğimde ikna oldular. Zavallılar ne yapsınlar ne araştırabilirler ne de sorabilirler çevrelerine çünkü ben hiç yalan söylememiştim ki. Neden inanmasınlar ki? Babam kredi çekmişti ve benim hesabıma yollamıştı yurtdışı parasını (yani kredimi ödemem için gerekli parayı).
Kendimi hiç affetmiyorum bu yüzden aklıma geldikçe gözlerim doluyor. Benim yüzümden kıt kanaat geçinmek zorunda kaldılar, babamı kredi yüküne koydum ve faiziyle ödüyordu. Gel zaman git zaman sürekli ailem soruyordu ne oldu bu yurtdışı işi? Para yatmış mı hesaplarına diye soruyorlardı. Ben de biraz oyalarım iş bulurum ve paralarını öderim diye düşündüm. Daha sonra yalandan yurtdışına çıkıyorum diye uçak biletimi gösterdim onu da bir programda kendim oluşturmuştum. Ya inanın bu kumar sizi o kadar profesyonel yalancı yapıyor ki hayatımda başım kopsa yalan söylemem diyen ben türlü türlü oyunlarla herkesi kandırmayı başarıyordum. Yurtdışı diye İstanbul’a arkadaşımın yanına gittim ailemle görüntülü konuşurken bu da bana yardımcı olan arkadaşım diyordum.
Arkadaşımın da haberi yoktu böyle bir yalan senaryosu oluşturduğumdan. Tüm kredi borcumu (5 kredi) tek tek kapattıktan sonra. İş bulana kadar 20,000 kredi çekip yavaş yavaş 1.5 oran veya 1.75 oranlara oynayarak 10 gün içinde 100.000 TL yapar aileme geri verir düşüncesiyle kredi çektim. 1 günde Şampiyonlar ligi maçlarında kaybettim hepsini. Öyle kötü bir duygu ki, ilk kuponun yattığında parayı yarıladığında geri kalanı yüksek oranla (ihtimali daha düşük) oynayıp hepsini kısa sürede eritebiliyorsunuz. Site yöneticisinin kitabını okuduktan sonra bunların hepsinin farkına varmıştım. 12 yaşımdan 31 yaşıma kadar (19yıl) kumar bataklığın hayatım geçti. Bu 19 yılı 19 farklı kitap olarak bile yazabilirim ama çok fazla sizleri sıkmadan özetleyeyim kayıplarımı ve duygularımı.
Kaynak bittikçe bir daha yeminler ederek bırakıyordum, maksimum 15 gün içerisinde yine oynuyordum. Bankalara borcumu ödeyemediğim için bana 100 TL’lik kredi kartı bile veremeyecek duruma gelmiştim (oysa 50.000 TL’yi tek maça basan biriyken). O kadar başarılıydım ailede, girdiğim ortamlarda, iş hayatımda hep parmakla gösteriliyordum. Oysa herkesten borç istemekten öyle bir duruma gelmiştim ki sanki bir medyum bana büyü yapmış gibiydi. Aslında büyü ile bile bu duruma gelemezdi bir insan. Maaşım arttıkça bahislerim de artıyordu, paraya ulaşmak o kadar kolay oluyordu ki internet bankacılığı aracılığıyla, gözü karartıp 1 gecede 100.000 kredi çekip, 20’şer bin basarak geçmişte kaybettiklerimi kazanma umuduyla yola çıkıyordum. Sonra 1 gecede arkamda 100.000 TL borçla uykusuz, midesine kramp girmiş, saçları dökülmüş, zavallı biri olarak yeni güne başlıyordum.
Arkadaşlar sizlere yalvarıyorum vallahi de billahi de bu işin kazananı yok, ömrüm gitti ömrüm. 19 yıl dile kolay, 12 yaşında futbolu seven masum bir çocuk iken ailesine yurtdışına gideceğim acil para lazım deyip ailesinin borca sokup, onların 3 öğün yemeğini 2 öğüne düşüren bir aşağılık insan oluyorsunuz. Daha bir sürü hikâye anlatabilirim. Bunları yazarken bile gözlerim doluyor, ağlıyorum şu an. 2 yıl önce evlendim, severek hem de. Oynamaya devam ettim. Sürekli yalan söyleyerek, çevremden borç alarak oynamaya devam ettim. Beni bir türlü bırakmıyordu bu illet. O kadar beyin ödül sistemim mahvolmuştu ki, dopamin seviyeleri öyle raddelere gelmişti ki, imkânı yok ya intihar edeceğim ya da bir hastalıktan öleceğimi düşünüyordum.
Eşime defalarca yalan söyledim. “Bitcoin’de kaybettim” dedim ama hepsini iddaa da kaybetmiştim. Normalde limuzine binip Avrupa’yı her yıl gezecek imkanlarım varken finalde 2,500,000 TL para kaybettim. Şu an borcum 50.000 TL o da benim 1 aylık maaşım. Buradaki hikayeleri okuyorum. Kimisi casino da kimisi Blackjack de falan kaybetmiş. Ben sadece ve sadece iddaa oynadım. Başka herhangi bir oyun oynamadım. 19 yılda 2 milyon 500 bin TL civarında para kaybettim. Keşke sadece paramı kaybetmiş olsaydım. Koskoca yarım ömür kaybettim. 19 yıl dile kolay. 1 yıl önce babamı kaybettim. Kumar insanı o kadar arsız ediyor ki babamın vefatı bile bana ders vermedi. Oynamaya devam ettim.
6 Şubat’ta büyük depremde evde uykudayken yakalandım, kıyametin koptuğunu düşündüm. Sonra bir insan ölünce zaten kendi kıyameti kopmuş olmuyor muydu? Bu kumar illeti zaten kalplerimizin kıyametini koparmıyor muydu? Kumar pişmanlıktır YouTube kanalını izlemeye karar verdim. İzledikçe farkına varıyordum ama yine azaltarak oynuyordum. Ve en sonunda yukarıda bahsetmiş olduğum çok güzel gün dememin sebebi olan kumardan kurtuluşumun 2. ayındayım. Şu an hiçbir güç beni tekrar kumara döndüremez. O kadar eminim ki sebebini bu site yöneticisinin kitabında buldum. Şimdi diyeceksiniz bu hikâyeyi kitabı almak için yönetici mi yazdırıyor. Yemin ederim tanımıyorum bile ama hayatımı kurtardığı için ona kendimi bir hayat borçlusu olarak görüyorum. İnsan anatomisini öğrendim, dopamini öğrendim, soğuma işlemini öğrendim, orada yazanları tek tek uyguladım ve kurtuldum yemin ederim kurtuldum. Gerçekten de anlattığı her şeyi yaşamış birisiyim.
Ara sıra geliyor yine dürtü ama gülüp geçiyorum ek iş yapıyorum şu an o kadar mutluyum ki. Sizlere önerim bu kitabı mutlaka okumanız. Hayatınızı bir film şeridi gibi geçirin gözünüzün önünden bu dünyaya ne bıraktınız kumar oynadığınız zaman zarfında? Ailecek kahvaltınızdan zevk aldınız mı? Bakın babamı kaybettim hangi güç geri getirebilir onu? Kumarın beyninizi kemirmesine izin vermeyin, gidin ailenizle güzel zamanlar geçirin. Kendinizi işinize verin, ek iş yapın, kölesi olmayın bu gaddar kumar baronlarının. Hikayemin sonunu şu şekilde tamamlamak istiyorum. Tüm borçlarımı neredeyse kapattım. Sadece 1 aylık maaşımla kapatacak borcum kaldı. Bakın erkek adamsınız, eşinizin çoluk çocuğunuzun maddi istekleri olduğunda bunu ailenin reisi olarak karşılamanız gerekecektir.
Ben 19 yılda hiçbir şey alamadım kendime, özgüvensiz korkağın tekiydim. Kumarı bıraktığımdan itibaren artık marketlerde etiket fiyatına bakmadan istediğimi alıp huzurla giyebiliyorum. Sabah ezanıyla uyanıp kahvemi yapıp parkta spor yaparken huzurlu bir şekilde hayatıma devam ediyorum. Bu uykudan uyandım ve bitti! 19 yıllık uyku, kiminiz yolun başındaysanız lütfen ama lütfen uyanın bu uykunuzdan. Sizlere başarının sırrını da vereyim; sabah erkenden uyanıp işe koyulmak. Boş işlerle uğraşmayın, dedikodu yapmayın ve yaptırmayın. Hep kendinizi eksik görün ve iyileştirin eksik yanlarınızı. Hayat borcum olan canım kardeşim bu siteyi kurarak hayatımı kurtardın ve nice hayatlar kurtarmışsındır. Allah senden razı olsun. Hepiniz Allaha emanetsiniz.
Güzel kardeşim ben bu hikayenin sahibiyim. Umarım diğer arkadaşlara ders olmuştur. 19 yıl ömrümden gitti hiçbir şey kazandırmadı bana. 1 tane oğlum var ellerinden öper onunla doya doya zaman geçiriyorum. İnsan olduğumun farkına vardım bu illeti bırakarak. Darısı diğer arkadaşların başına.
Güzel dostum merhaba,
Öncelikle açık yüreklilikle bu hastalığın kimleri nasıl etkilediğini anlatma cesaretinden dolayı sana teşekkür ediyorum. Kitapla ilgili güzel yorumların beni gerçekten etkiledi. Merak etme, beni bilen bilir. Böyle tanıtım yazısı yazdıracak ucuz oyunların insanı değilim. Hikayeleri editlerken ne yazıldıysa onu sadece imla hataları ve bazı eksik anlatım tarzlarını tamamlayarak paylaşıyorum. Ki böyle olmasaydı kitabı paylaşalı 3 4 ay olacak ve şu ana dek kitaba hikayesinde böyle bir övgüyle değinen ilk sen oldun. Kitabın genel anlamda yol gösterici olduğunu her fırsatta belirtiyorum ama o lanet umut, kitaba değil kupona gidiyor. Çünkü bizim insanımız maalesef mucize arıyor ve dönüp baktığında hep aynı işleri yapıp farklı bir sonuç bekliyor. Birde kumarcının parası çok tatlıdır ve aşırı kıskanır. Kendine affedersin donu bile layık görmez ve gidip son umudunu milyonuncu kez dener. Yemek yemeden uyumayı tercih edenleri gördüm kumara. Bu kafa kumarı bırakamaz diye bir video bile hazırladım.
Öyle bir hipnozun, illüzyonun içindeler ki, saatli bomba gibi paraya ulaşan artık bir tek orada patlayıp mutlu oluyor.
Lanet kumar gençleri fena hedef almış durumda, benimde davam bu gencecik insanlara ulaşmak ve nasıl bir tuzağa çekildiklerini fark etmelerini sağlamak. Sonuçta herkes bu işin bir ömür boyu sürmeyeceğini iyi bilir. Kimisi hayatını bile ortaya koymuştur. Yani bu iş ya olacak ya da finalde kafama sıkar giderim bu dünyadan hesabı ile yaşayan ağır vakalar biliyorum. Bu insanlar için para kazanmanın da bir önemi yoktur. Sadece bir sonraki heyecan için dolduracak depo olarak görürler parayı. Öyle bir batağın içindeler ki, dışarıdan bakma şansları yok. Ama diğer bir kesimde temkinli ve hayatını geri almak istiyor. Bu kitap işte bu noktada insanlara yardımcı bir rehberlik görevi olabilir. Umarım onlara ulaşır. Çünkü diğer kesim kitabı okurken bile sayfanın birinde rulet taktiği gibi, kesin kazanma yolları gibi bir mucize içine bile giriyor. İnanın bana bu tarz yorumlar bile geliyor.
Neyse gene de kitaba ulaşmak isteyenler aşağıdaki linkten ulaşıp temin edebilirler.
https://www.kobo.com/tr/tr/ebook/lluzyon-1
Senin de hayatına katkım olduysa ne mutlu bana. Allah’a emanetsin.