Bir zamanlar “Her devrin starı!” diye adlandırılan ve genç yaşta şöhretin top noktasına gelmiş, Türkiye’nin hem sanatıyla hem de yaşamındaki çalkantılarıyla gündemden düşmeyen sanatcısı Serdar Ortaç, neden hep mutsuz, üzgün ve depresyon halindedir?
Aslında bu duruşuna rağmen hala çok beğenilen bir sanatçı olan Serdar Ortaç’ın neden bu kadar üzgün olduğu veya sürekli bir depresyon halinde olduğu merak konusu olmuştur. Her katıldığı programda sürekli dalgın, neşesi olmayan, keyifsiz bir Serdar görüyoruz. Bunu kendisi de dile getiriyor ama hayranları bu durumun sadece kumar kaynaklı olduğunu zannediyor. Bana göre bu durum böyle gözükmüyor. Bu depresyonun altında başka şeylerde var. Gelin, hep beraber bakalım.
Kumar Depresyonu
Evet, hepinizin de bildiği ve kendisinin de çekinmeden her yerde anlattığı gibi, Serdar Ortaç kumardan kimine göre 50, kimine göre 150 milyon dolar kaybetti. Ben gerçek kayıpların bu söylenen rakamlardan belki 2 katı daha fazla olduğunu düşünüyorum. Bana göre bu rakamlar anca Kıbrıs’ta yediği paralara denk gelebilir. Peki ya Sedat Peker’in ifşa listesinde adı geçen Ortaç’ın sanal kumar kayıpları?
Bugün bahsettiği ve kumar için sattığı lokasyondaki evlerinin ve plazasının piyasa değeri 300 milyon dolardan aşağı değildir. Haliyle geçmişte yaşanan bu maddi hatanın Serdar’ın mutsuzluğunun 1 numaralı sorumlusu olarak değerlendiriliyor. Evet, şahsen bende 1 numaralı sebebin kumar olduğu kanısında hem fikirim. Kumar maddi anlamda ciddi zararlar verdikten sonra mutluluk kavramının şekli değişiyor insanlarda.
Serdar, kumar yüzünden yorulmuş ve hayattan hiç zevk almayan biri haline dönmüştür. Ayrıca bazı programlarda “kumarı bıraktığını” veya “kumardan tiksindiğini” söylese de, Serdar’ın kalbi hala kumar oynamaktan yana olduğu her halinden bellidir. Ama milletin diline bu derece kumarla düşmesi, ilişkilerinin ve ekonomisinin kumar yüzünden ciddi zararlar gördüğü ve en sonunda MS hastalığının etkisi de Serdar’a bu duygusunu bastırmaktan başka bir yol bırakmamıştır.
Herkes bu mutsuzluğu “Kumar Depresyonu” olarak düşünüyor. Evet, tahmin edebiliyorum ama altında yatan 3 büyük sebep daha var. Bunlar benim kendi tespit ve düşüncelerimdir. Biz her ne kadar Serdar’ın bu mutsuzluğunun sebebini kumar diye bilsek de, Serdar’ın “MS hastalığı,” “Gönül İlişkileri” ve kaybettiği “Şöhret Hazzının” mutsuzluğuna katkılarını unutmamak lazım.
Gönül ilişkileri
Senesini hatırlamıyorum ama daha o en genç turizm yıllarımda Kemer’de çalışırken, Kemer’in meşhur bir gece kulübünde gördüm Serdar Ortaç’ı. Etrafında 5 tane Rus bayanla eğleniyorlardı. Kadınlar öyle boylu, postlu ve alımlıydı ki, Serdar aralarında gözükmüyordu bile. (Serdar, kısa boylu biridir, tanıyanlar bilir.) Tabi bunlar belki 15 – 18 yıl önceki yaşların Serdar’ıydı. Kendi bile söyler, konser için gitti bir ülkede gönlünü kaptırdığı kız için askerliğini yakmış bir adam!
Serdarın ilişkilerine baktığımızda da genelde “gönül eğlendirme” aşamasından çokta öteye gidememiş ve Serdar her defasında “yeni birine aşık olduğunu” deklare etmiştir. Serdar bu ilişkilerinden sadece 1’inde aşık olduğunu söylese de bana pek inandırıcı gelmemiştir. Bahsettiğim kadın Serdar’ın eski eşi Chloe. Ben nedense Chloe ‘nun Serdar’ı daha çok sevdiğine inananlardanım.
Serdar, ilişkilerinde genelde bencil davranması ve sürekli partner değiştirmesi de mutsuzluğunun ana faktörlerinden biri bana göre. Çünkü zamanında seçen konumundayken artık seçilen biri haline dönüşmek, hele dopamini Serdar gibi genç yaşta peak yapmış biri için inanılmaz ağır bir durumdur.
Şöhretin Hazzı
Bana göre en büyük sebeplerden biri de artık ilgi görememek. Kendinizden yola çıkın. 10 bin liralık kuponlar yapıyorsunuz veya slotlarda tek spin ile 500 – 1000 lira çeviriyorsunuz diyelim. Paranız bittiğinde ve 1 liralık, 10 liralık spin çevirdiğinizde aynı tadı alabilmeniz mümkün müdür? Tabi ki de hayır.
Zamanında sokakta yürüyemeyecek kadar ezilen, gittiği her yerde kırmızı halılarla karşılanan Serdar Ortaç yok artık. Aslında bu onun da suçu değil. Bu devir, o devir değil artık! Eskiden Kral TV’nin önünde belki 3 saat oturur, Serdar’ın veya sevdiğimiz diğer sanatçıların şarkısını beklerdik.
Bu durum da aslında biz farkında olmadan dopamini hep bir denge de tutuyordu. Yani sen 3 saat bekleyince bir soğuma geliyor ve beyin tekrar normal sınırlarına dönüyordu. Ama şimdi sadece YouTube ile şarjın bitene kadar kesintisiz ve sınırsız Serdar Ortaç parçaları var.
Dolayısıyla o “bir daha” heyecanına karşı tolerasyon gelişiyor. Artık yeniden aynı parçayı duyunca heyecanın kalmıyor ve seni mutlu edecek yeni heyecan arıyorsun. Düşünün her gün onlarca yeni sanatçı çıkıyor. Kaç tanesinin farkında oluyorsunuz? Peki 90’ların veya 2000’lerin gençliği böyle miydi?
Kaset almak için kuyruğa giren vardı. Tabi birde kasetçiler. Ama bunu sen Serdar’a bu şekilde anlatman imkansız. O hala kapılar ve ışıklar açıldığında o genç halinde, yakışıklı ve sağlıklı Serdar’ı arıyor. Bir nevi yaşlanmayı da kabul etmemektir aslında bu. Çünkü “yaşlılık” çürümektir ve eski halinin tamamen istenmeyen bir duruma dönüşmesidir.
Bu doğal bir süreçtir ama sanatçıların bir çoğu yaşadıkları dopamin bombardımanı sayesinde bunu kabul etmezler ve her yıl bir tamirata sokarlar kendilerini. (Ajda Pekkan buna en iyi örnektir.) İşte buna da engel olamadığı için bulunduğu ortamda sönük olduğunu düşünüyor ve beğenilmediğini hissedip depresif moduna geçiyor olabilir.
MS (Multiple Skleroz) Hastalığı
Bir çok hayranı biliyor ki Serdar Ortaç bir MS (Multiple Skleroz) hastası ve gerçekten zor bir hastalık. Özellikle şöhretin en verimli zamanında gelen bir hastalıksa. Gene genç yaşlarda yakalandığı bu beyin hasarı, yaşamsal fonksiyonların üzerinde hakimiyet kuruyor. Kriz geldi mi, bacağın veya kolun çalışmıyor. Şimdi düşünün çok önemli bir konseriniz var ve o atmosferi düşünerek dopamin bombanızı kurdunuz.
Belki 100 binler sizin sahne almanızı bekliyor. Yola çıkmak için hazırlanıyorsunuz. Bir atak geliyor ve bir anda bacağınız işlevini durduruyor. MS böyle bir hastalık ve ne zaman atak geleceği belli olmuyor. Bir şekilde bu durumla baş etmeniz gerekiyor. Bu durumda ya konserinizi iptal etmek zorunda kalıyorsunuz yada sahnede ceset gibi zevksiz bir konser veriyorsunuz. Bana göre Serdar, yaşamında birçok çılgınlığı yaptığı için ve artık bu çılgınlıkları istediği anda yapamayacağının bilincinde olması da bu mutsuzluğun önemli sebeplerden biri olabilir.
Toparlarsak, aslında dopamin denilen hormonun bizim üzerimizde yarattığı tahribatın net resmidir Serdar Ortaç. Dopamin sadece kumarla salgılanan bir hormon değildir. Kadınlar tarafından görülen ilgide size kumar gibi hat safalar da dopamin salgılayabilir ve bunun sonucunda da gönül ilişkileriniz 1 ayı geçmez. Çünkü aşırı dopamini tekrar sağlayabilmek için başka bir figüre yani fiziksel anlamda sahip olduğunuzdan daha iyisine yönelmek zorunda kalırsınız. Ki Serdar’ı analiz ettiğinizde şimdiye kadar birlikte olduğu bayanların sayısını kendi bile bilmez!
Şöhretin gene çok büyük bir dopamin kaynağı olduğunu anlamak çok zor değil. Binlerin, on binlerin karşısına çıkmak ve bir beğeni toplamak, sürekli her yerde ilgi görmek, Serdar’ı bir dopamin yağmuru altında şemsiyesiz bırakmıştır. Bugün geldiğimiz noktada yaşlanmayı kabul etmeyen (ki birçok ünlünün istemediği şey), yaşadığı o büyük hazları sürekli arayan ve sadece bu mekan ve ortamlarda yüzünün güldüğünü gördüğümüz Serdar’ı, bakalım ne zaman tamamiyle düzelmiş göreceğiz? Ben pek ihtimal vermiyorum ki sorunlarının kaynağı genelde ağır dopamin eksikliği ve hazla alakalı. Bu duyguların bir daha geri gelme şansı yok. Çünkü hiçbir an geri gelmez. Tıpkı Olan ve Ölen gibi!
Sizde kendi düşüncelerinizi aşağıya yorum olarak bıraka bilirisiniz. Sizce Serdar Ortaç neden hep mutsuz?
ağır kumar bağımlısı serdar bey bıraksa belki bir nebze toparlar hormonlar dengelenir ama işte bırakması mesele bire de bırakanlar bırakmayı artık kolay belliyor nasıl bırakamıyorsunuz diyor ama gerçekten zor
Bu adam bitik, onda adrenalinden heyecandan sonra yasliligi kaldiramiyor acik ve net