Bunu Yaptığıma İnanamıyorum!

Yazar Hakkında

  • İsim: Mahmut
  • Yaş: 30
  • Şehir/Ülke: Türkiye
  • Meslek: Doktor
  • Kaybedilen Miktar: 820.000 ₺
  • Kaybedilen Zaman: 3 – 5 Yıl
  • Kumar Borcunun Kaynağı: Maaşlarım, Krediler
  • An İtibariyle Kalan Borç: 150.000 ₺

Merhaba arkadaşlar. Bir gün böyle bir itiraf yazısı yazacağım aklıma bile gelmezdi. Çocukluğumdan beri hep örnek gösterilen, her ortamda başarılı bir insan oldum. İyi okullarda okudum, iyi bir mesleğim var. Üniversitede sigara içmeye başladığımda “bu en son benden beklenecek bir hareketti” derdim ama büyük konuşmuşum. Doktorum bu arada. Uzmanlık eğitimimi tamamlamak üzereyim. Bulunduğum şehirde tek yaşıyorum. Liseden beri evden ayrıyım ve tek olmak, özgür olmak hep hayatımın akış şekliydi.

Bu aynı zamanda şu demek; parayı kendim kazanıp kendim yönetiyordum, sorumluluğum yoktu. 2020’nin aralık ayında bir nöbetimde oldu ne olduysa. Kardeşimin bir iş için bana gönderdiği para ve kendi paramla birlikte hesabımda 150 bin TL gibi bir para vardı. Bunun 100 binden fazlası kardeşimindi. İyi bir spor severimdir. Takımımı ve diğer takımları iyi takip ederim. Futboldan da anlarım yani. O akşam masum bir sporsever olarak maçları takip ettiğim esnada bir maç gözüme takıldı. Sonucunu çok net kestirebiliyordum, “ya şuna oynasam mı” dedim ve bir akıl tutulmasıyla 1.48 orana 100 bin TL oynadım, bir anda.

O güne kadar ta lise yıllarından 2-3 liralık denemeleri, kazı kazanları, yılbaşı biletlerini vs. toplasan bin lira etmez. Bir anda 100 bin lirayı tek maça oynadım. İnanılmaz dakikalardı. O kalp çarpıntısı, o stres, o “ya kazanamazsam ne yaparım”‘a veremediğim cevaplar. Maalesef ki kupon tuttu. Maalesef ki. Keşke o an kaybetseymişim, keşke kazanmasaymışım. Matematikten de anlarım. Bu bugün de böyledir. Birçok şeyden anlarım aslında. Size CV’mi yazsam ağzınız açık kalır. O yüzden yazının başlığını “kendime inanamıyorum” olarak seçtim.

O kazançla birlikte bunun sürdürülebilir olacağına kanaat getirdim ve bir haftada toplam 100 bin lira kazandım. Bu 100 bin lira tek bir maçta gitti. Hem de öyle bir maç ki, basketbol oynayanlar bilir, Euroleauge’de zirvede olan Barselona, 20 küsür sayı handikap ile bahis açılan Asvel’e fark yiyerek kaybetti. İnanamadım. Hem kaybettiğim paraya hem maçın skoruna. Yani bana göre dünya tarihine geçmesi gereken bir maçtı ama bunu sadece siz biliyorsunuz.

Sonrasında bunun bir şanssızlık olduğunu düşünüp, geçirdiğim o mükemmel tahminleri analizleri düşünerek devam etmem gerektiğine karar verdim. O zaman kaybettiğim para 1 yıllık maaşım bu arada. Sene 2021. Bin tane anı var, her biri birbirinden dramatik. Krediler peşi sıra geldi. Bir günde 100 bin kaybettim. Bir günde 80 bin kaybettim. Bir günde 10-20-30 bin kaybettiğimde kayıptan bile sayılmıyordu. 1,5 sene önce bir arsa satışı yaptım. Tüm kaybımı giderecek ve totalde geçen 1,5 yılda beni artıya çıkarak bir durumdu. Oradan gelen paranın da 200-250 bin gibi bir kısmı yine bir akıl tutulması haftasıyla eriyip gitti.

Arada bahis sitesinden döküm alıp totalde ne kadar kaybettiğimi hesaplayıp durumu yönetmeye çalışıyordum. O zamanlarda söylediğim bir cümle vardı. “Bugün yarından daha zenginim.” Eğer oynamazsam bunu tersine çevirebilirim. Ama kısıtlansam da maaşım kredileri ödemeye yetiyordu. Yeni krediler almak kolaydı. Bir kumarbaz için olumsuz sayılabilecek bu özellikler sayesinde kayıplar devam etti. Bu tam bir akıl tutulması. Asla mantıkla, berrak bir zihinle verilecek kararlar değil ama zaten o esnada beynimizin kontrolü bizden çıkmış, kanımıza karışmış hormonların elinde oluyor.

Yoksa 5 kaybedip ardından 10 ve hemen ardından 30 kaybetmek, tüm bunların bir iki saat içinde olması anlaşılır şeyler değil. Kendi kendime düşüncelere daldığımda “kumar oynayan değil oynatan olmak lazım!” derdim. Bunu yapacağımdan değil, sistemin işleyişini fark ettiğimden. Keza tekrarlamak istiyorum, “bugün yarından daha zenginim” derdim. Bahisteki oranları gördükçe; “lanet olsun, bunlar insanlarla dalga geçiyor, insafsızlık bu, kan emicilik!” derdim. İç görüm açıktı yani ama maalesef dönüp dönüp aynı şeyi yapmaya devam ettim.

Bunun en büyük sebeplerinden biri de şu; borsaya yatırım yapsanız uzun bir süre beklemeniz gerek, en basitinden bir mal alıp satmaya kalksanız, bir şişe su alıp sokağa çıkıp satsanız bu bir zaman demek. Ama iddaa öyle değil, hemen yatırım yapıp kazandığınızda hemen alıyorsunuz. Size saniyeler içinde yatırım imkânı sunuyor. Bu kadar kolaylığın altında bir iyi niyet yatar mı? Yatmıyor. Ve yine şunu söylerdim, nasıl olur da TV’lerde piyango reklamları yapılır? İnsanlar nasıl bu kadar alenen bataklığa çekilir? Dediğim gibi içgörüm daima yüksekti, ancak bir epilepsi atağı gibi kendimi bu batağın içinde buldum her seferinde.

Bu Yazı İlgini Çekebilir: Kumarla Zengin Olan İnsanların Hazin Sonları

Artık rakamlar düşmüştü. 5-10-20 binler bandına çekmiştim ve beynimin adaptasyon geliştirdiğini fark ediyordum. Kaybın ertesi günü ve devam eden günlerde daha fazla uyuyor, hayata daha az maruz kalıyor, bir şekilde unutuyordum. Beynimin büyük zarara ve acıya adaptasyon geliştirdiğini bugün de düşünüyorum. Ancak şu var, bir de paranın anlamını yitirmesi gelişiyor. Bazen bir yemeğe 150 lira değil de 100 lira vermek için 50 tane restoran arasından seçim yaparken, analarımız en uygun sebzeyi seçmek için marketten markete gezerken, biz o rakamlarla kıyaslanamayacak büyüklükte paraları dakikalar içinde eritiyoruz. İnsana en çok da bu koyuyor.

Ki yazının başında da belirttim, ben kazandığım para ile başkalarına sorumluluk taşımazken bile en çok buna canım yandı. Geçtiğimiz iki ayda 10’ar bin ve dün bir günde 35 bin ile toplam kaybımı 820 bine ulaştırmış bulunuyorum. Krediler bir şekilde ödeniyor. Aylık yaşayabileceğim hayatın yarısını yaşayabiliyorum ekonomik olarak. Totalde iyi bir ev ya da üst segment bir arabaya denk geliyor kayıbım, maddi olarak. Sosyal olarak 3 yılımı kaybettim diyemem ama kaybın psikolojisinin beni etkisine aldığı günleri saysam çöp gibi, kuru bir ot gibi geçen tam bir yılım olmuştur. Kendime geldiğimde tekrar oynama enerjisi oluyor zaten. Bu bir yandan kötü, ama bir yandan iyi, o sayede şu an hayattayım ve yazabiliyorum.

“Kayıplarımı çıkarırım” düşünesiyle oynadığım çok oldu elbette, ama esas tetikleyici o kaybı, böylesine aptalca bir şeyden ötürü kaybı kendime yakıştıramamamdı. Kaybım 500 bindeyken de hayatımı sürdürebiliyordum. O 500 bini geri getirmeye ihtiyacım yoktu ama mesela dün 35 bin kaybetmemin açıklanabilir hiçbir yanı yok. O 35 bin 50 bin olsa ne olur. Ya da 15 bin kaybettin neden durmuyorsun. Bir aylık maaş gitti ve bugünüm de gitti. Bok gibi bir gündü. Kayıplardan sonra hep çocukluğumun geçtiği sokakları arzulardım. O tasasız, masum anları. Çünkü bu yaptıklarımla masumiyetimi sonuna kadar yerle bir etmiş, ne kadar lanet olduğunu bildiğim bu boku sürdürmeye devam etmiştim.

Bunun çözümü destek almaktır, buna eminim. Ben hemen hiçbir konuda bana benden daha iyi birinin yardımcı olamayacağı düşüncesiyle şimdiye kadar almadım. Keza bana bu konuda yardımcı olacak birinin o deneyimi yaşamış olması lazım. Belki içimizde iddiadan batmış bir psikolog vardır. Yaptığını değil dediğini yapmaya hazırım. Şu motivasyonla hayatımı sürdüreceğim sanırım. Bu lanet şeyi bıraktım. Oynadığını gördüğüm herkesi de vazgeçirmeye çalışacağım. Bir gün maddi olarak çok iyi bir noktaya gelirsem, bu yaşananları utanmadan, kendimle yüzleşmeye hazır hale gelmiş olarak insanlara itiraf edeceğim.

Bugün öyle bir noktada değilim, ekonomik olarak hesaplar yaparak ilerliyorum. Yukarıda da bahsettiğim gibi, 100-200 bin gibi meblağların, ülkemizdeki enflasyonun da bir sonucu olarak anlamsız bir para haline gelmiş olması, ben ayı zorlanarak geçirdiğimde beni çok derinden etkilemiyor. Ancak şunu da biliyorum, bugün yarından daha zengin halde olmamak için, neresinden bıraksam kardayım. Benim için milat, en son kaybımı yaşadığımın üzerinden 24 saat geçmişken bu satırları, ilk itirafımı yaptığım gecedir. Oynayan herkese, bu şeyden zerre dahi olsa umudu olan herkese, hemen şu an bırakması gerektiğini söylemek istiyorum.

Karşımızda milyar dolarlık bir çark var. Tamamı bizim paralarımızdan, akan kanımızdan besleniyor. Milyon kaybetmişken, perişan olmuşken, hatta en kötüsü intihar ediyorken bile “tamam al sen şu 1000 lirayı faturanı öde!” demez hiçbir bahis şirketi. Ve bu şirketleri yönetenlerde de insan sözde. O yüzden buraya kadar ne verdiysek verdik, geçti gitti. Bizden alamayacakları yarınlarımız var. Hangi kardeşimizi bu yoldan çevirirsek o kadar güzel bir şey yapmış oluruz. Bu konuda bu kadar tecrübelenmiş olmak istemezdim. Benim de aklımdan geçen bir projeyi hayata geçirmiş olan sayfa yöneticisini tebrik ederim, ayrıca teşekkürlerimi sunuyorum. Kendinize iyi bakın dostlar. Bu satırları yazabiliyor ve okuyabiliyorsak, hala bu hayatta yapabileceğimiz şeyler var demektir.

Güncel Video ve Hikayelerden haberdar olmak için Türkiye’nin İlk ve Tek Anti-Kumar platformu olan www.kumarpismanliktir.com’u aşağıdaki sosyal medya kanallarından da takip edebilirsiniz. Ayrıca sizin de benzer hikayeniz varsa, sizde bu platformda paylaşarak dayanışmaya katkıda bulunabilirsiniz.

İletişim: https://kumarpismanliktir.com/iletisim/

Hikaye Gönder: https://kumarpismanliktir.com/hikaye-gonder/

İllüzyon E-Kitab: https://www.kobo.com/tr/tr/ebook/lluzyon-1

Facebook: https://www.facebook.com/Kumarpismanliktir

Youtube:  https://tr-tr.facebook.com/Kumarpismanliktir/

3 Yorumlar

  1. Walla perişan haldeyim hiç kimsem yok artık.. 700 TL ye ihtiyacım var 3 gün içinde yine ödemezsem borcu hapis cezası verilecek tedirginim hakikaten.. şu illet yüzünden hayatım karardı zaten. Ama bıraktım lakin bu borcu kapatacak para yokk.. Sizden ricam 700 TL borç olarak verebilir misiniz? Daha önceden olan Şubat sonunda alacağım var.. gerekirse Şubat sonunda alacağım alınca geri öderim söz veriyorum ALLAH ŞAHİT YEMİN BİLLAH. Lütfen beni bu dertten kurtaracak biri olsun

  2. Üstadım bilgisayar mühendisiyim ve yazılıma karşı oynadığımı bile bile kaybediyorum . Bırakmakla ilgili gerçekten bir yöntem olmalı evet olmalı nasıl bir halisünasyon bu . Minimum hayat başarısı sayesinde maaş alıp bunu kaybetmeye programlanmış olmayı neden beynim reddedemiyor. Bunun çözümü, irade demek çok mu kolaycılık. İnsan beynini neden kontrol edemez. Ben siz hepimiz neden dışarıya çıkamıyoruz.
    Lütfen yazın bana ulaşın serkanbak80@gmail.com

    • çünkü o esnada beynimiz normal hormonal kontrol altında değil, artmış haz ve dopaminerjik baskı altında, normal hayat akışında vermeyeceği kararlar veriyor. bunun için haz merkezini baskılamak gerekiyor, zor ama çözüm bu. ne yapıp edip oynamamak gerekiyor, yani o hazza bulaşmamak gerekiyor, ilk yapılması gereken bu, sonrasında kendinize geliyorsunuz. içinde bulunulan zor durumun çözümünün orada olmadığını farkedip, başka yollardan kendini toparlamak gerekiyor. çünkü orası bir bataklık, umut vaadeden ama sonu hüsrandan başka bir şey olmayan bir bataklık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir